MJ Anısına Eni Veci Vokke Konseri

“ENİ VECİ VOKKE” DEĞİL; “ANNIE, ARE YOU OK?” Bİ KEREM 😀

Tüm okurlarıma yeniden merhaba…
Dünyayı yöneten gizli tarikatla ilgili yazımdan sonra maalesef 2015 başka insanları da yanına aldı. Örneğin spor camiası genç kaleci Servet Dündar’ın vefatıyla yasa boğuldu. Havada gerçekleşen iki tane kaza haberi tüm dünyayı üzdü. Arjantin’de gerçekleşen bir kazada iki helikopterin çarpışması sonucu Fransa’nın ‘Survivor’ı olarak bilinen “Dropped” isimli yarışmada aralarında olimpiyat şampiyonu yüzücü Camille Muffat, boks şampiyonu Alexis Vastine ve yelkenci Florence Arthaud’un da aralarında bulunduğu yarışmacılar ve ekip hayatlarını kaybetti. Lufthansa’nın alt şirketi Germanwings’e ait yolcu uçağı da Barcelona’dan Düsseldorf’a giderken Fransa’nın güneyinde Alp Dağları’na çakıldı. Aralarında en az 1 Türk’ün bulunduğu uçaktaki 150 kişi ne yazık ki gözlerini hayata yumdu. Tabii ki müzik dünyası da kayıplar vermeye devam etti maalesef… Mesela rock müziğin büyük isimlerinden olan TOTO’nun eski basçısı Mike Porcaro, ALS hastalığına yenik düşerek hayatını kaybetti. Gerçekten 2015 efsane isimleri yutmaya devam etti. Örneğin Türkiye’nin Elvis Presley’i olarak lanse edilen Erol Büyükburç da evine ölü olarak bulundu. Erol Büyükburç’u yıllar evvel ben televizyoncuyken birkaç kez görmüştüm. D Spor’daydım. Hiç unutmam, bir keresinde “Günaydın Spor” programının olduğu stüdyoya elimde çaylarla gidiyordum. Yolumun üzerindeki yan stüdyoda “Dobra Dobra” programı vardı. Konuk da Erol Büyükburç’tu. Sorulan sorulara sinirlenmiş ve Şenay Düdek ile Müge Anlı’yla kavga ediyordu. Reklam arasıydı ve kapı önündelerdi. Bizim kapı önündeki dekorlara tekmeler atıp “Kırarım bunları! Yıkarım burayı!” diye bağırıyordu. Sinir krizi geçiriyordu. Çok korkmuştum, çünkü az kalsın bana çarpıyordu ve elimdeki kupalardaki kaynar çay üzerime dökülebilirdi. Gayri meşru kızına yaptıklarına rağmen Türk Pop Müziğinin öncüsüydü ve büyük bir isimdi. Barış Manço bile ona hayrandı. Şimdi 16 yıl evvel trafik kazasında hayatını kaybeden kızı Ajlan Büyükburç’un yanına gitti. Ayrıca Büyükburç, sadece Elvis Presley’in değil; Michael Jackson’ın da hayranıydı. MjTurkLover için derlediğim ve http://tst.gen.tr/Music/MjSoz2.htm adresinden ulaşabileceğiniz “Ünlüler Michael Jackson için ne dediler?” köşesindeki sözleri bunun kanıtı… Allah rahmet eylesin. Hepsi nur içinde yatsınlar… Aslında 25.03.2015 Çarşamba tarihinde Michael Jackson’ın anısına gerçekleşen Eni Veci Vokke’nin konserinden bahsetmek üzere kalemi elime aldım ve büyük ihtimalle Sadece Müzik sitesinin “Konser Hikayeleri” bölümünde yayınlanacak ama kayıplarımızdan da bahsetmemek olmazdı.

Bir takım şehirlerdeki MJ taklitçilerini saymazsak büyük ve profesyonel konser olarak Michael Jackson’ın 1993’teki İnönü konseri ve 2013’teki Cirque du Soleil’in Immortal müzikalinden beri ilk kez Türkiye’de sırf Michael Jackson şarkılarından oluşan bir konser serisi yapılıyor! İşte Direc-t grubunun frontman’i Bilge Kösebalaban’ın yan projesi Eni Veci Vokke grubunun MJ Tribute konserlerinden birini de Kadıköy’deki Shaft Club’da izleme şansına eriştim. Grup daha önce Taksim Beyoğlu’ndaki Line Music Club’da da konser vermişti ama o gün gece vardiyasında çalıştığım için gidememiştim. Bu kez kaçıramazdım ve bu yüzden konser karşıda da olsa off talebi yaptım. Bazı MJ Fan arkadaşlar da hastalıkları, mesaileri, İstanbul dışında bulunmaları gibi gerekçeleriyle çok istedikleri halde bana eşlik edemediler ama konseri kaçıranlar hiç üzülmesinler. Çünkü büyük ihtimalle ShaftClub’da bu konserler serisi devam edecek gibi görünüyor. Bu bilgiyi bizzat Bilge’den, yani ilk ağızdan aldım provalar sırasında… Gelişmeleri https://www.facebook.com/eniveciokke adresinden takip edebilirsiniz.

Evet, mekana biraz erken gidip provaları izleme şansına da eriştim. Bilge beni arkadaşlarının masasına oturttu provalar sırasında… Hatta set-list’i de gösterdi. “Invincible” gibi çok fazla rağbet görmeyen birkaç Michael Jackson şarkısını görünce çok heyecanlanmıştım. Bilge de “Hatta vakit kalırsa ‘Ease On Down The Road’u bile çalacağız” dedi. The Wiz’in müziğinin bile çalışılması Bilge’nin ne kadar büyük bir MJ Fan olduğunu gösteriyor işte… Gerçi ne Invincible’a, ne de Diana Ross düetine vakit kaldı ama provada EODTR’u duyma şansım oldu. Ayrıca Bilge provalar sırasında öylesine söylediği Red Hot Chili Peppers’tan “Scar Tissue”da da çok başarılıydı. “Bak, Michael Jackson t-shirt’ümü de giydim. Tek eldiven de taktım. 10 yıl evvel Trend Show’da fotoğraf çektirdiğimiz Michael Jackson bayrağını da nostalji olsun diye getirecektim ama bulamadım. Barış Manço t-shirt’ümle fotoğraf çektirmiştik ya? Şimdi de MJ t-shirt’ümle fotoğraf çektirelim mi?” diye sordum Bilge’ye… “Tabii ki. Aaa, çok güzel t-shirt! Nereden aldın? O fotoğraftaki pantolondan kendime yaptırmayı düşünüyorum. Benim t-shirt’ümde de Mona Lisa, Kurt Cobain gibi giyinmiş durumda ve ‘Smiles Like Teen Spirit’ diye yazıyor ‘Smells’ yerine” dedi ama o sırada cep telefonu çaldı. O telefonla konuşmak için arkaya gittiğinde fotoğraf makinemi verdiğim Bilge’nin bir arkadaşı birkaç solo fotoğrafımı çekti ve tabii ki sonra yine Bilge’yle bir prova hatırası çektirme şansım oldu. Provalarda taktığı Michael Jackson’dan çok Gökhan Özoğuz tarzı siyah kırmızı fötr şapkayı konserde de takacak sandım ama takmadı. Hatta t-shirt’ünü çıkarıp gömlek giyecekti.

Neyse, konsere gelelim. 21:30’da başlaması planlanan konserin startı 22:00’leri buldu. Konser başlamadan evvel tek tük insan vardı mekanda… “Allah Allah, pek fazla kimse gelmeyecek mi acaba?” diye düşünürken konserin başlamasıyla bir anda mekan doldu. Sanki seyirciler de saklandıkları yerden çıkmışlar gibi yerlerini aldılar. Meğer barın dışında da oturma yerleri varmış. Belki de orada oturuyorlardı ve konserin başladığını duyduklarında girdiler içeri… Bilemiyorum. Ama seyirciler arasında Dört X Dört grubundan tanıdığımız Deniz Tuzcuoğlu bile vardı. Konserin yarısını yanımda izledi. Masama kolunu koydu hatta… Ben ilk başlarda çıkaramadım ama tanıdık bir yüz olduğunu biliyordum da nereden biliyordum, aklıma gelmiyordu. Acaba birine mi benzetiyordum? Yoksa Michael Jackson hayranı arkadaşlarımdan birisiydi de kim olduğunu mu unutmuştum? Ünlü olabileceğini nedense düşünmemiştim. Bunu da Deniz “Bilge!” diye tezahürat yapınca Bilge’nin de “Deniz Tuzcuoğlu!” diye karşılık vermesinden anladım. “Aaa fotoğraf çektireyim bari” diye düşünmüştüm ki ayrıldı.

Neyse, konserde Eni Veci Vokke grubu sırasıyla “Bad, Another Part Of Me, Give In To Me, Wanna Be Startin’ Somethin’, Who Is It, Black or White, The Way You Make Me Feel, Thriller, Don’t Stop ‘Til You Get Enough, Leave Me Alone, They Don’t Care About Us, Blood On The Dance Floor, Human Nature, Billie Jean, Beat It, Dangerous, Jam” şarkılarını performe etti. Şarkıların rock halleri çok güzeldi. Gerçekten sağlam çaldılar. Hatırlarsanız Bilge, grup ile ilgili ilk röportajını sitemiz için vermişti ve http://www.sadecemuzik.net/Roportaj/bilge-koesebalaban.html adresinde yayınlamıştık. Röportajda Bilge, lise grubundan Hakan Çeliker’le yeniden bir grup kurmak istediklerinde bu projeyi hayata geçirdiklerini açıklamıştı. Hakan gitar ve geri vokaldeydi konserde… Mehmet Akgün davulda, Zeynep Oktar ise klavyedeydi ama en ilginç görüntüyü basçı Eda Kulakaç oluşturuyordu. Çünkü genelde bas gitarı erkekler çalar ama Eda, Volvox ya da Hole grubundan fırlamış gibi gayet başarılı bir performans gösterdi. Zaten Michael Jackson da farklı olsun diye turnelerinde gitarist olarak bayan olmasını şart koşardı ilginç olsun diye. Kısacası Michael Jackson’ın Jennifer Batten’ı ya da Orianthi Panagaris’i varsa Bilge’nin de Eda Kulakaç’ı var! 😀 Michael Jackson’ın şarkılarının rock versiyonları çok başarılıydı. Hatta yer yer eski Athena tarzı ska’ya bile çeviriyorlardı şarkıları.

Popun Kralının pop şarkılarını rock yapmaları yetmedi, bir de normalde rock olan “Give in to me”yi reggae yaptılar. Gerçekten çok eğlendim. Rockçı Bilge’nin içindeki popçuyu aslında bu şarkılar ortaya çıkardı diyebiliriz. Ara sıra dayanamayıp bir yandan akustik gitar çalıp bir yandan söylediği halde Michael Jackson tarzında dans da etti. Moonwalk bile yaptı. Çok terledi zaten. Grubun adı da “Smooth Criminal”daki “Annie, are you OK?” sözünü Türk milleti olarak daha çok “Eni Veci Vokke” sanmamızdan geliyor anladığınız üzere… “Daha çok” diyorum, çünkü farklı şeyler sananlar da var. Mesela “Arabacı Vokki” sanan olduğunu hatırlıyorum. Misal ben de küçükken “Enicikivokki” diye söylerdim o bölümü. Hala ağzım kayar ona doğru söylemeye çalıştığım halde… Michael Jackson öldükten sonra Ek$i Sözlük yazarları “Eni Veci Vokke” diye bir fan sitesi de kurmuşlardı, hatta beni moderatör yapmışlardı bir yandan www.mjturklover.com yöneticisi olduğum halde… Şu an “Eni Veci Vokke” adındaki o site faal değil ama aklıma geldi, anılarımızda yaşasın diye bahsetmek istedim. Ve şimdi de bir grup adı olarak yaşayacak Türkiye’nin icat ettiği o anlamsız cümle zaten… Bu arada bugün yine yolum Kadıköy’e düştü. Hazır Kadıköy’e yolumuz düşmüşken Yoğurtçu Parkı’nın önündeki Barış Manço İETT Durağında fotoğraf çektirmemek de olmazdı. Barış Ağabey’in portreleri ve hayatından önemli kesitler yer alıyor durakta…

2015 yılında da çok yoğun biri olduğum halde Michael Jackson’la ilgili faaliyetler yapabildiğim için çok memnunum. Hem de Mart ayında 3 tanesini birden yaptım. Sezen Cumhur Önal, Michael Jackson için zenci olduğu zamanlarda “Kadife sesli çikolata renkli şarkıcı geliyor şimdi ekranlarınıza” derdi ya? Şimdi gerçekten de bir çikolata oldu! İşte ilk olarak 5 Mart’ta Pelit Çikolata Müzesi’ne gittim. Orada Michael Jackson, Mustafa Kemal Atatürk, Barış Manço gibi tarihe damgasını vurmuş kişilerin, İstanbul yapıtlarının ve çizgi film kahramanlarının çikolatadan heykelleri bulunuyor. Onun fotoğrafını http://tst.gen.tr/music/tst-interview-about-mj.htm adresinde önceki yıllarda Airport Outlet Center’daki MJ Sergisi afişiyle, Viyana’daki Balmumu Müzesi’ndeki Michael Jackson mumyasıyla, Zeytinburnu’ndaki lunaparkta bulunan MJ resmiyle, İzmir Alsancak’taki Michael Jackson’s Kingdom Restaurant’taki MJ tablosuyla, Benzin Cafe’deki MJ köşesiyle, Cevahir ve Carousel’de dans ederken, İtalya’daki MJ impersonatar’ıyla çektirdiğim fotoğraflarla beraber paylaşmıştım. Neyse, ardından 17 Mart’ta ilk kez Hard Rock Cafe’nin Taksim’deki şubesinde bulunan, Michael Jackson’ın Siedah Garrett ile “I Just Can’t Stop Loving You” şarkısını söylerken üzerine giydiği kırmızı ceketi görmeye gittim ve fotoğraf çektirdim. Onu da bu yazımda yayınlamak istedim. Sadece Michael Jackson’ın ceketi değil; aynı zamanda Madonna’nın 80’li yılların başında taktığı tokası, Prince’in kolyesi, ünlü gitaristlerin gitarları, Slash’in güneş gözlüğü, Elvis Presley’in gömleği, Rihanna’nın şemsiyesi, Justin Timberlake’in hırkası, Katy Perry’nin tavşan maskesi, Lady Gaga’nın bir aksesuarı, v.s. de bulunuyor Hard Rock Cafe Müzesi’nde… Ve 25 Mart’ta Eni Veci Vokke’nin Michael Jackson Tribute konserine gittim! Artık eskisi kadar konserleri takip edemiyorum. Ya ben uymuyorum tarihlere, ya uydursam da bilet aldığım konserler iptal oluyor. O yüzden senede birkaç konser görebiliyorum. Ama 2015’teki ilk konserimin Eni Veci Vokke olmasından dolayı çok memnunum. Çünkü kaç yıldır Direc-t konserine gidemiyordum ama tekrar gitmeyi çok istiyordum. Eni Veci Vokke ile hem sırf Michael Jackson şarkılarından oluşan bir konsere şahit oldum, hem de başta “Hasret” olmak üzere Türkçe Rock Müziği’ne ölümsüz hitler kazandıran Direc-t grubunun vokalisti Bilge Kösebalaban’ı uzun aradan sonra tekrar sahnede canlı izleme şansına eriştim. Neyse arkadaşlar, gelecek yazımda görüşmek üzere… Bu kez arayı çok uzun tutmayacağım, çünkü bahsetmek istediğim bir iki albüm var!