Samimi bir söyleşi yapalım ve önce müziğe attığın ilk adımlarla başlayalım.
Müzik yapmanın kolay olmadığı Yalova gibi küçük bir yerde doğdum. Bursa kolejine gitmem müzik hayatımı hızlandırdı. Yatılı okuduğum için kendinizi bir şeylere veriyorsunuz, ben de müziğe yöneldim. Çocuk yaşlarımda okuma yazma bilmezken müzik aletlerini çalıyordum. Annem ve babamın amatörce müziğe ilgisi vardı. Bizim ailede müzik eğlence aracı değildi.
Yaratıcılık yönün de olmalı ki söz ve beste yapabiliyorsun.
Vizyonumun açık olacağı iyi bir eÄŸitim verildi annem ve babam tarafından. Rock müziÄŸine eÄŸilimimi fark ettiÄŸimde artık kendiliÄŸinden bir hayat tarzı oluÅŸtu. EÄŸer kendinizi beslemeye çalışan biriyseniz zaten insanların sizin için uygun gördüklerini deÄŸil, siz kendiniz için daha yaratıcı gördüğünüz ÅŸeyleri yapmaya baÅŸlıyorsunuz. Bu da insanı genel topluluktan ayrı koyan bir ÅŸey. Annemle babam Yugoslavya’dan gelmiÅŸler. Birlikte evde Yugoslav ÅŸarkıları söylerlerdi. Yugoslav ÅŸarkıları düettir. Bir erkek bir kadın birlikte söyler hep. Babam Türk sanat müziÄŸi sever ve dinlerdi. Evde baÄŸlama mandolin gibi enstrümanlar vardı.
Yugoslavca biliyor musun?
Hayır ben pek bilmiyorum, azıcık anlıyorum.
Ben prodüktör kökenliyim, müziğinizi ve sizi çok inceledim. Güzel bir yoldasınız, sizi kimseye benzemeyen bir sanatçı olarak görüyorum. Müzik eğitiminiz var mı?
İlkokul döneminde müzik kursunda nota, solfej ve mandolin çalmayı öğrenmiÅŸtim. Gitar çalmayı öğrenmem 16 yaşıma denk geliyor. Bursa’da akustik gitarla baÅŸladım. Sedat Sarıca isminde çok iyi bir bas gitarcı ve stüdyosu vardı. Biz gençler prova yapmaya giderdik. Gitar dersi almak isteyenler gelirdi. Müzik festivali düzenlerdik, 1987-88 yıllarıydı.
Gitar çalarak müziğe başlamış oldunuz?
Aslında kısa süre gitar dersi aldım. Fakat ondan sonra konsantre oldum. İnsan isterse öğrenilecek sonsuz ÅŸey var; yeter ki istesin. Çok iyi bir dinleyici olmaya çalıştım. ÇoÄŸunlukla yabancı müzik dinliyordum. BeÄŸendiÄŸim gruplar vardı. O zaman bana önerilen her ÅŸeyi dinliyordum, ama bir süre sonra kendi tercihleriniz beliriyor. Mesela Türkiye’den Mazhar Fuat Özkan gibi müzisyenleri severek dinliyordum; ÅŸimdi de öyle…
Yabancı müzik konusuna geleceğiz. Öncelikle Volvox grubunun yaşantınızda önemi var. Grup efsane gibi anlatılır. Bunu anlamış değilim, neden? Kızlardan oluşan rock grubu olduğu için mi?
1988’de Bursa’da sınıf arkadaÅŸlarımla bir araya gelmek istedik. Beste yapmak istiyordum. Grup için arkadaÅŸlık önemli, daha samimi; daha rahat üretim yapabiliyorsunuz. Volvox’u kurarken “niye arkadaÅŸlarım olmasın” dedim. Bir araya geldik. İnanılmaz hızlı çalışıyorduk. Sabah 6’da kalkıp provaya gidiyorduk. Volvox’un bu kadar tanınması sadece kızlardan kurulmuÅŸ olması deÄŸil. Biz gerçekten çalabiliyorduk. O zaman kendi imkanlarımızla konserler, festivaller düzenliyorduk. Kadıköy’de, Taksim meydanında konserlerimiz oldu. Zaten bu iÅŸi yapmaya baÅŸladığınızda henüz 17-18 yaÅŸlarındayken sadece müzik çalmak için yapıyorsunuz. BaÅŸka bir ÅŸey için deÄŸil. Bunu misyon ediniyorsunuz. Volvox’a giren, çalan bir ÅŸekilde grup içinde bulunan herkes çok özenli okul gibi kendi kendisini eÄŸitti; bu hepimize yansıdı.
Özlem Tekin de var mıydı?
O daha sonra Volvox’a katıldı. Ankara’da üniversitedeyken tanıştık. OrtadoÄŸu ekonomisindeyken… Ondan sonra Volvox’a girdi. İstanbul’da kendi parçalarımızı deÄŸil, favori olan parçaları çalardık. Haftada üç gece sürekli sahneye çıkmak bize çok ÅŸey öğretti. Bir süre barlarda, gece kulüplerinde çaldık. Hayat tecrübesi oradan.
Neden rock? O devir revaçta değildi. Ne ses getirirdi, ne de para.
Bu bir aÅŸk. İçimizde aÅŸk vardı. O zamanlar bizim jenerasyondan Bursa’dan birçok arkadaşım çıktı. Bizim içimizde aÅŸk varmış ama, hocamız bize gerekli eÄŸitimi vermiÅŸ. O zaman dinleyip de bu müzikle uÄŸraÅŸan hepimizin üstünde etkisi var. Neden rock dersek; neden rock müzik seçtik? O zamanlar müzik dinlediÄŸimde Türkiye’de bana heyecan veren, enerji veren bir duyguyla, bir ÅŸeyle karşılaÅŸmıyordum. Rock müziÄŸin benim ihtiyacım olan duygulara cevap verdiÄŸini hissettim.
Türkiye’de Türkçe rock yapan baÅŸtaki kiÅŸilerden birisin. Sen, sonra Teoman, Özlem Tekin gibi isimleri sayabiliriz. BaÅŸka isimler yok mu?
Özlem, rock’tan ayrılmış popa yönelmiÅŸ gibi görünse de farklı bakış açıları sunan insanlarız. Zamanla yepyeni isimler gelecek.
Pop yıldızı olmayı düşünmedin mi?
Ben hiçbir şeye bakıp karar vermedim. Gitar çalmayı öğrenmek, iyi müzik yapmak kendiliğinden oluştu. Bu beni nereye götürdüyse oraya gitti. Kendimi beslemeye, müzik yapmaya, öğrenmeye, başkalarıyla paylaşmaya alıştım. Gerçekten içimden gelerek söylüyorum; çok büyük bir aşkla çalıştım. Halen de çalışıyorum. İnsan büyük bir aşkla çalışırken böyle olacağım, ya da şöyle olacağım diye küçültmüyorsunuz. Şarkılarını üretirken, işi yaparken içinden geldiği gibi, istediğin müziği yapıyorsun.
Ben şöhret olacağım diye düşünmedim. Müzik insanları iki dakikada fetheden bir şeydir. İstediği kadar değişik, garip, ters gelsin; bir duyguyu barındırıyorsa, samimice yapılıyorsa, iyi performe ediliyorsa birilerine ulaşıyor. Benim albüme başlarken, beni kamçılayan şey buydu. Ticari beklenti içinde olmadan, birilerine ulaşacağını biliyordum.
Yaptığın müziÄŸin doÄŸru olduÄŸunu biliyordun. İlginç… Yapıtlarında Anadolu rock yok. Türkiye’de rock müzik yapılırken mutlaka bir Anadolu motifi atılır.
Anadolu rock’a pek ilgi duymadım, ben böyle ÅŸeyleri planlamıyorum. Öğrenme dönemimde dinlediklerimden dolayı tamamen batı normları ile yapılmış, müziklerle kulağın öyle dolmuÅŸ. Öyle hissediyorum. Türkiye’de yaşıyoruz diye mutlaka Anadolu motiflerini yaptığım müziÄŸin içine zorla sokuÅŸturmak bana iyi bir fikir gibi gelmiyor. Ben kendimi böyle eÄŸitmiÅŸim, bunları dinlemekten zevk alıyorum. Åžu önemli: Yaptığım albümü dinlerken ben keyif alabilmeliyim. Hizmet sunmuyorum. Ben insanlara bir ÅŸey öneriyorum, buyurun! Ben bir ÅŸey yaptım, isterseniz dinleyin diyorum. Ben sizi evime yemeÄŸe davet ederken, neyi sevdiÄŸinizi sormamışsam, benim piÅŸirdiklerimi yersiniz. Bana bir ÅŸey ısmarlamadıysanız, ben de bu albüm için kimseden sipariÅŸ almadan benim içimden gelenleri sunmakla yükümlüyüm.
Anadolu rock kavramı diye bir şey var, bunun için ne diyeceksin?
Zamanında çok iyi yapılmış bir müzik. Moğollar ve Cem Karaca çok güzel örnekler vermişler. Şimdi Haluk Levent var. Konserlerini yapıyor. Ciddi bir kitlesi var. Samimi duygularla yapıyor. Bu sound tutmaya başladı, hadi biz de yapalım bence doğru değil.
EtkilendiÄŸin gruplar
Heart grubu… Onların gitar çalıp ÅŸarkı söyleyen kadınlar olduÄŸunu görüp çok etkilenmiÅŸimdir. Heart grubu benim için özeldir. İki kardeÅŸ ÅŸarkıcısı, benim hayatımda hala bir numaradır. Yaptıklarını baÅŸarılı buluyorum. Dışardan etkilendiÄŸim büyük isimlerden Toto’yu sayabilirim. Okul gibi çalan teknik adamlar bir araya geliyor, ciddi alt yapıya sahip olup aynı zamanda duygusal müzik yapabiliyorlar.
Hayalindeki albümü yapmak istesen, kimlerle çalışırdın?
KoÅŸullarla ilgili bu konu. İlk iki albümü yaparken çok keyif aldığım müzisyen arkadaÅŸlarım var. Dünyada, Alanis Morisette’yi, Skunk Anansie’yi çok seviyorum. Onlarla ortak çalışma içinde olmayı isterim.
Gelelim şarkı sözlerine, nasıl kurguluyorsun?
Yaşadığımız şeyleri yazıyorum. Ama onlara anlam yaratmayı seviyorum. Herkes bu ne kadar güzel ağaç diyebilir. Önemli olan o ağacın ne kadar güzel olduğunu hissettirmektir. İnsanlara onlara nasıl anlatabilirim? Hayata bakış açımdır benim anlatmak istediğim. Günlük hayatta, arkadaşlarımla yaşadıklarımı bu oldu şu oldu diye paylaşan biri değilim. Onlar içimde birikiyor. Müzik yaparken, yazarken tamamen bebek gibi saf olmayı isterim. Herşeyi anlatıyorum. Tek dikkat ettiğim nokta, yaptığım müzikte Türk standartlarının dışında olan bir şeyler söyleyip, insanların batı normunda İngilizce sözlerle dinlemeye alıştığı o estetiği insanlara verebilmek.
Yaptığın iki albümden hangisi? Kadın mı? Kısa Cümleler mi?
Her ikisi de profesyonel kiÅŸilerle inanılmaz heyecanla yaptığım albümlerdir. Sadece benim deÄŸil; İskender PaydaÅŸ, Tarkan Gözübüyük ve Demir Demirkan’ın albümüdür. AÅŸkla yaptık, baÅŸka tanımı yok. Gerek kayıt olarak, gerek müzik açısından… Ayrıca müzik olarak kendi parçalarım olduÄŸu için albümlerimi karşılaÅŸtıramam. Fakat ikincisi benim iç yolculuÄŸumu anlatan bir albümdür. Bazen kendimi hızla deÄŸiÅŸmeler içinde bulurum. O ciddi anlamda yansıtabildiÄŸim lirikleri daha baÅŸarılı buluyorum. Sonraki çalışmalarım yeniliklerle dolu olacak. Şöyle handikap yaşıyorum: İnsan nasıl, aÅŸk yaÅŸadığında, aÅŸkla baÄŸlandığında, heyecanlar, kıskançlıklar, yorgunluk olur. Benim de yaptığım albümlerde böyle oluyor ve her yaptığım bir öncekine basamak oluyor.
Her albüm benim için bir aşktır diyebilir misin?
Kesinlikle bir aşktır. Dediğim gibi yaptığım işi bir aşk olarak görüyorum.
Kendi sesini güzel buluyor musun?
Ses güzelliği değil de. İyi şarkıcı olmak var. Ben kendi sesimden çok şarkıcılığımı iyi buluyorum. Çok çalışıyorum ve yetenekli olduğumu düşünüyorum.
Sesin kaç oktav?
Sesimin oktavını ölçmedim, 2,5 olabilir… Ayrıca geniÅŸ oktavlı sesleri beÄŸenirim. Bazı sesler dünyada az rastlanır. İnsanları etkilemek önemlidir. Müzik duygu alışveriÅŸidir. İnsanların zevki deÄŸiÅŸir.
Yani şarkıcılık için iyi sese gerek yok mu?
İyi ses baÅŸka bir ÅŸey… Bu Türkiye’de yanlış kullanılıyor. İyi diye bir ÅŸey yoktur. Rod Stewart’ı ÅŸancıya götürseniz ne der? Åžarkı söyleme tavrı vardır. O tavır doÄŸruysa, vücudunuzda doÄŸru taşıyorsanız o ses doÄŸrudur. İyi ses diye bir ÅŸey yok. Bazı sesleri de tanımlamak çok kolay olur. Bu Allah vergisidir. Sting’i Sting yapan budur. Sting, ne söylerse söylesin, müzisyenler içinde, erkekler arasında ayırt edilir. Çok kolay tanınır.
Biraz da albüm satışlarından söz edelim, memnun musun?
İkincisinin resmi rakamını bilmiyorum. İlk albümüm hala satış alıyor. Uzun vadede değerlendirmek gerekir. 200 bine yaklaştık, resmi rakam veremiyorum. Böyle bir dönemde, hiç böyle müzikler yapılmazken, albümlerin birileriyle buluşması, konserlerimin olması, bana on yıl öncesine göre mucizevi geliyor. Memnunum, zaten bu işi yapmamdaki en büyük neden insanlarla paylaşmak istemem; bunu içimden gelerek söylüyorum. Benimle paylaşmak isteyen paylaşır. Parasak bakış açım da şöyledir; eğer çalışıyorsanız belki köşeyi dönmezsin, ama karşılığını alırsınız. Zaten köşeyi dönmek göreceli bir kavram.
Daha önce okunmuş bestelerin var mı?
Sadece Sertab’a verdiÄŸim sözlerim var. Etrafa beste veren biri deÄŸilim.
Telif hakları ile ilgili düşünceleriniz?
Satışlardan royalite alıyorsunuz. SözleÅŸme imzalıyorsunuz. Beste ve sözlerden doÄŸan telif hakları Mesam’dan geliyor. Mekanik haklar (bir üründen doÄŸan haklar) daha düzenli toplanıyor. Bu konu uzun bir konu aslında. Mesam üyesi olduÄŸum için hangi parçayı yaptığınızı beyan ediyorsunuz, size yayma hakkı olarak geliyor. Edisyon haklarını, publishing’i pek kimse bilmez; bunlar yeni konular. Sadece yaptığım iÅŸten haberdar olmayı seviyorum. Ne olup bittiÄŸini biliyorum.
Yapıtlarınızdaki farklılık nereden geliyor?
Birlikte çalıştığım arkadaÅŸlarımın büyük payı var. İskender, Demir, Tarkan’ın albümlerime büyük katkısı oldu. Onlardan çok ÅŸey öğrendim. Farklı ÅŸeyler yaptık. İskender stüdyodayken büyücü gibidir. Parçalar mix aÅŸamasındayken neyin ne kadar, nerede olacağını en mükemmel ÅŸekilde bilir. Çok tecrübelidir. Onlarla tanışmama gelince… Tarkan’la Bursa yıllarına dayanan dostluÄŸum var, 15 yıldır arkadaşım. Her zaman müzik yapmak istemiÅŸtim. Ankara’dayken Demir Pentagram’a girmiÅŸti. Daha sonra, uzun süre Amerika’da kaldı. İskender ise İstanbul’daydı. Biz Ankara’da Bursa’da yaÅŸadığımız için onu uzaktan tanıyorduk. Kendimize yakın hissettiÄŸimiz birisiydi. Tanıştıktan sonra kısa süre içinde arkadaÅŸ olduk.
Bu üç kişinin şefi İskender mi?
Böyle bir şey söyleyemem. Biz hepimiz yapılan şeyin iyi olması için çalışıyoruz. İskender için şu anlamda şefimizdir diyebilirim; hepimizin içinde en tecrübelisi odur. Şirketlerle iletişimi olmuştur, sorumluluk almıştır. Ben gururla söyleyebilirim ki üçü de kendi albümlerini yaparcasına çalıştılar. Aslında bu üç kişi kendilerini teknik olarak geliştirmelerinin yanı sıra kendilerini de aşan kişilerdir. Esnaf müzisyenler değiller. Yaptıkları şeyler doğru ve önemli. Türk pop ve rock müziğine katkısı olmuştur.
Ben sizi tam da rock’çı gibi görmüyorum. Sizin çok güzel slow parçalarınız da var. Yakında halk sizi daha çok tutacak.
Ne güzel ÅŸeyler söylüyorsunuz. Ben de buna inanıyorum. Bir arkadaşımızdan daha söz etmek istiyorum. ÇaÄŸlar Türkmen, İskender’in tavsiye ettiÄŸi bir müzisyen. Avustralya, mix’in, mastering’in en iyi yapıldığı yerdir. Orada hocaydı. Türkiye’de yapılan Türk MüziÄŸi, alternatif olabilecek rock kökenli ya da baÅŸka tür müzikler, birinci Türkçe yüzünden, ikincisi de doÄŸru dengeler üzerine kurulmadığı için insanlara doÄŸru ulaÅŸamıyor. Bazı ÅŸeyler gürültü gibi geliyor. İşte ÇaÄŸlar, o frekanslar dünya standartlarında nasıl duyulması gerekiyorsa onu saÄŸlayan biridir. Teknik bilgisinin yanı sıra müzisyenlik saÄŸduyusuna da sahiptir.
Sahne yaşantın nasıl? Anlamlı şarkılar söylüyorsun, bir çok şehirde konserlerin var.
Konserler benim kendimi en iyi hissettiÄŸim yerdir. Bu iÅŸimin en güzel tarafı… Benim beslenme kaynağım… Bazen çalışmalarıma ara veriyorum, üç ay dinleniyorum. Konser vermeden stüdyoya girdiÄŸimde gergin oluyorum.
Bazı sözlerinde hüzün var, yaÅŸama dair… Kadercilikten etkilendin mi?
Ben besteci olarak kendi yaÅŸadıklarımdan etkileniyorum. Felsefe olarak… Bir yıl içinde aralıklı olarak hem ağır bir hastalıktan ablamı, hem de babamı kaybettim. Ablamın uzun süren bir hastalığının olması zaten beni etkilemiÅŸti. Ailenin içinde böyle bir durum olduÄŸunda insan birçok ÅŸeyi erkenden kabullenmeye baÅŸlıyor. DoÄŸal ve olması gerektiÄŸi karşılamaya baÅŸlıyor. HerÅŸeyin insanlar için olduÄŸunu kabul ediyorsunuz. Bence bu kadercilik deÄŸil, sıfır beklentiyle hayatı yaÅŸamak yani… Bu demek deÄŸil ki bunların karşılığında üzülmüyorum, üzülüyorum. Üzüldüğüm zaman da duygularımı dile getiriyorum.
Dünya görüşlerin ve inançların örtüşüyor mu?
İnançlı biri olduÄŸumu söyleyebilirim, yani Tanrı’ya inanıyorum. Çok fazla kurcaladığım bir konu deÄŸil, net fikirlerim yok. Åžunu söylemek isterim; hayattan özet olarak çıkardığım ÅŸey, hayatın keyfini çıkararak yaÅŸamak diyebilirim. Güce inanırım, beyne, kalbe ulaÅŸan o enerjinin hiçbir dünyalının keÅŸfedemediÄŸi kadar hepimizden büyük olduÄŸunu düşünüyorum.
Yalnızlığı seviyor musuni? Evinde yalnız ve mutlu gibisin, belki de televizyon da seyretmiyorsunuz.
Televizyon izlemiyorum fakat çok film seyrederim. Sahnede birlikte çaldığımız, yıllardır yakın olduÄŸumuz, sık görüşmesek de görüştüğümüzde, kaldığımız yerden yine devam ettiÄŸimiz arkadaÅŸlarım var, ailem gibi… Onlarla birlikte olmayı çok severim. Kendini bir ÅŸekilde koruyorsun, evinin kapısını herkese açmıyorsun. Bazen olan biteni çok ahlaksızca bulduÄŸum oluyor. İş yaparken ahlaklı olmak gerek. Ve birbirini sevmeden ahlaksızca bazı ÅŸeylerin hayata geçirildiÄŸini gördüğümde, hem motivasyonum gidiyor, hem aÅŸağıya çekiliyorum. Mesela öğrendiklerim bir anlamda anlamını yitiriyor. Bunu en aza indirmek, beni hayatımda motive eden duyguları öğrenmekle geçirmek önemli. Hayata tırnaklarımı geçirmek istediÄŸim için korunmaya çalışıyorum. Belki de o yüzden yalnız olmayı tercih ediyorum. Yalnızken bana bir ÅŸeyler öğrettiÄŸine inandığım ÅŸeyleri yapıyorum.
Göz önünde deÄŸilsin diÄŸer sanatçılar gibi…
Gece çıkmak, eÄŸlenmek benim de hoÅŸuma gidiyor, fakat yine de dikkat ediyorum. Bu ülkede kendini sadece ÅŸarkıcı olarak kabul ettirmek çok zor. Ona ek olarak hayatınızla ilgili veriler sunduÄŸunuzda bir anda o veriler daha önemli oluyor, iÅŸiniz geri planda kalıyor. Özel hayat giriyor iÅŸin içine. Ben, iÅŸimin daha önemli olmasını tercih ederim. Açık yaÅŸayan bir insanım ama o laçkalığın içinde olmak istemiyorum. Biraz laçkaca gelen ÅŸeyler var…
Türkiye’de olmaktan mutlu musun?
“Her ÅŸeyi bırakıp gideceÄŸim! Bu ülkeden nefret ediyorum!..” diyenlerden deÄŸilim. Böyle bir bakış açım yok. İstanbul’u seviyorum, burada bir ÅŸeyler yapmaya çabalamayı, Türkiye’yi çok seviyorum. Ama birtakım çarpıklıkları kabullenecek deÄŸilim. Bu sistemin bir parçası olacağım demek deÄŸil. Kendi alternatiflerimi oluÅŸturduktan sonra o sistemde yer almak isterim. Bir sistemi deÄŸiÅŸtirmek için, onun içinde yer almanız gerekiyor.
RÖPORTAJI YAPANLAR: Mukaddes ve Nazmi Şenel
YAYINLANDIĞI DERGİ: Müzikvizyon (Ocak 2002)
RÖPORTAJI İNTERNETE KAZANDIRAN KİŞİ: Turgay Suat Tarcan
İLK YAYINLANDIĞI WEB SİTE: www.tst.gen.tr
NOT: Bu röportaj Åžebnem Ferah’ın üçüncü albümü “Perdeler” yayınlanmadan önce yapılmıştır.