banner
banner

Gerçek Kraliçe Döndü; Kaçışın Çakmalar!

Tüm müzikseverlere selamlar;
2017’nin en önemli albümlerinden birisi 2017’nin ilk ayında geldi. Belki de 2018 geldiğinde bu albüm için “2017’nin en önemli albümü” diyeceğiz. Kim bilir? Bahsettiğim albüm Sezen Aksu’nun “Biraz Pop Biraz Sezen” adlı albümü… Sezen Aksu’nun tüm albümlerini toplayan birisi olarak ben de 6 yıldır heyecanla bu albümü bekliyordum tabii ki…
“Sadece Müzik” için yazdığım en son köşe yazımda 2016’da çıkan bazı önemli albümlerden söz etmiştim. Bunlardan birisi de Sezen Aksu’nun şerefine yapılan “The Royal Philharmonic Orchestra Plays Sezen Aksu” adlı DVD’ydi. Bu DVD bir soundtrack albüm olarak da basıldı. Şimdi yine bir Sezen Aksu materyalinden bahsedeceğim. Bazı tribute albümlerde yer alan Sezen Aksu parçalarını, bahsettiğim Erdal Kızılçay çalışmasındaki “Hayat Sana Teşekkür Ederim” performansını ve “Kayıp Şehir” single’ını saymazsak 2011 tarihinde çıkan “Öptüm” albümünden beri Minik Serçe’nin sesine hasret kalmıştık. O yüzden yeni Sezen Aksu albümünün adı “Biraz Pop Biraz Sezen” olarak açıklandığında aslında albüm ismini dandik ve uyduruk bulduğum için beklentim yüksek değildi. Ama yine de bir Sezen Aksu arşivcisi olduğum için bahtıma ne çıkarsa alacaktım. Çünkü ben de sesini özlemiştim. Her ne kadar Sezen Aksu’nun son canlı performanslarını gençliğindeki kadar yeterli bulmasam da kendisinin farklı bir sound olarak adlandırabileceğim ses tellerinin farklı bir tınısı vardır ya? İşte o tınının gitmediğini düşünüyordum. O tını var ya, o tını… Sanki gerçek bir insandan çıkmıyor da, yankı efekti verilmiş gibi bir tınıdır. Tarif edemiyorum. Umarım anlamışsınızdır. Fakat yeni Sezen Aksu albümünü dinlediğimde hala harika bir sesinin olduğunu anladım. En azından stüdyo ortamında… Sonuçta 2016’nın sonlarında yeni albümünü çıkaran Nilüfer ve 2017’nin başlarında albümünü çıkaran Sezen Aksu’nun gençliklerindeki seslerinin gücü eskisi kadar olmasa da yine de onlar hala bizim divalarımız ve kendilerinden daha genç şarkıcı diye geçinenlere taş çıkarttırıyorlar. Ajda Pekkan, Nükhet Duru ve Zerrin Özer’i de bu listeye ekleyebiliriz. Gerçi onlar bir tık daha gençlik seslerine daha yakınlar.
Evet, dediğim gibi Aksu’nun albümünün ismini duyduğumda “Bu ne ya? Yaratıcı bir isim bulduklarını mı sanmışlar? O zaman Şebnem Ferah ‘Biraz Rock, Biraz Şebnem’, Zara ‘Biraz Türk Halk Müziği, Biraz Zara’, Mercan ‘Biraz Elektronik, Biraz Mercan’, Emel Sayın ‘Biraz Türk Sanat Müziği, Biraz Emel’, Yasemin Mori ‘Biraz Alternatif, Biraz Yasemin’, Jehan Barbur ‘Biraz Caz, Biraz Jehan’ diye albüm çıkarsın…” diye düşünmüştüm. O yüzden beklentim fazla yüksek değildi. “Öptüm” albümü gibi bir şey bekliyordum. Evet, o albüm de güzeldi. “Vay”, “Unuttun Mu Beni?” gibi şarkılar Sezen Aksu klasikleri arasında yerini almışlardı ama sanki son Sezen Aksu albümlerinde slow şarkılar fevkalade olurken hareketli şarkılarda “Hadi Bakalım”, “Şinanay”, “Değer Mi Hiç?”, “Beni Kategorize Etme”, “Sarışınım” gibi eski Sezen Aksu hitlerindeki tat yoktu. Gerçi “Ayar” adlı şarkısı Kral Pop TV Müzik Ödülleri’ndeki performansla efsane olmuştu. Hatta daha sonra eski vokalistleri Sertab Erener, Levent Yüksel ve Aşkın Nur Yengi sürpriz yaparak sahneye çıkmalarıyla unutulmaz bir beraberliğe imza atılmıştı. Ama ben kendinden genç sanatçılara “Çakkıdı”, “Şımarık” gibi yüzlerce hit verirken hareketli pop şarkılarında kendisini de çok ihmal etmemesini istiyordum. Ve şaşırtıcı bir biçimde son albümüyle bu isteğimi gerçekleştirmiş oldu! Hatta şunu iddia edebilirim; bu kez hızlı şarkılar balladları gölgede bırakmış sanki!

IMG_0711
Albüm zaten “İsyancı” diye harika bir şarkıyla açılıyor. Şarkılar internete düştüğünde pek dinlemek istememiştim. CD’mi aldığımda sürpriz olsun istemiştim. Tıpkı internet olmadığı yıllarda heyecanla albümü alıp merakla dinlediğimiz zamanlar gibi esrarengiz oldu böylece… Hani kaset zamanlarında “A1 Şarkısı” derdik ya albümün lokomotif şarkısına? En büyük hit hep kasetin başına konurdu çünkü… İşte “İsyancı”yı dinlediğimde “Vaay, herhalde albümün geri kalanı bu şarkı kadar iyi değildir” dedim kendi kendime… Fakat birkaç şarkıyı bir araya getirebildiğinde eskiden maxi single denen şeye sanatçı tarafından “Albüm yaptım” denilen bir zamanda, 8 şarkı olduğunda “Çok şarkı olmuş” diye övünülen bir dönemde (gerçekten de illegal mp3 sayesinde bu hale geldi müzik piyasası) tam tamına 16 şarkılık bir albüm yapmış ya Sezen Aksu? Albümü dinledikçe 16 şarkının da boş şarkı olmadığını, hepsinin birbirinden güzel olduğuna kanaat getirdim. Her bir yeni şarkı başladığında “Aaa bu şarkı daha güzelmiş”, “Yok bu şarkı daha iyiymiş”, “Waow! Bu şarkı tavan yapmış”, “Hayır, bu daha güzelmiş” diye diye dinledim diyebilirim. Hangisi daha güzel, karar veremedim…
Şarkı listesi açıklandığında “Baba Evi” ismini gördüğümde eski vokalist kontenjanından diye düşünerek Aşkın Nur Yengi’nin efsanevi “Babaevi” dizisi için söylediği “Kanat takıp uçurur da bu düşler, uyandırır en tatlı yerinde” diye devam eden dizi müziğini coverladı diye düşünmüştüm. Meğer farklı bir şarkıymış. Gerçi bu mantıkla gidersek “Kördüğüm”ü de Aslı Gökyokuş ve Hümeyra’nın söylediği şarkı sanmam gerekirdi. En çok merak ettiğim şarkı “Koca Kıçlı”ydı. Şarkının adı enteresan gelmişti. Kendisiyle dalga geçmiş ve şarkı çok eğlenceli olmuş. “Hu Hu” şarkısının alt yapısı sanki Vaya Con Dios’un “Neh Nah Nah”sını andırıyor… Artık bir tesadüf mü, yoksa esinlenme mi, bilemiyorum ama Türkiye’de böyle latin ezgili şeylere de ihtiyaç var. Albümde sadece pop ve latin ezgileri yok. Bazı şarkıların alt yapılarında gitaristler Erdem Sökmen, Hakan Yelbiz, Serhan Yasdıman ve Gökay Semercioğlu’nun sololarıyla rock da var. Yani albüme basit bir pop diyemeyiz. Belki de albüm ondan “biraz pop”… Hatta “İhanetten Geri Kalan” tıpkı Erkin Koray’ın şarkıları gibi Anadolu Rock’a kaymış. Zaten Sezen Aksu bunu fark etmiş olacak ki dipnot olarak “Erkin Baba’ya şükranla…” diye yazmış. İki tane kedim olduğu için kesinlikle “Ben Kedim Yatağım” şarkısına klip yapmam lazım. Çünkü kedilerime klip yaparken kediyle ilgili şarkıları seçiyorum fon müziği olarak… Geri vokaller gerçekten efsane… Zaten günümüzde birçok usta sanatçı Sezen Aksu’nun vokalistliğini yaparak mesleğe başladığı için bunda şüphe yok. Zaten yıllardır Sezen Aksu’ya geri vokalistlik yapan Ercüment Vural, Cihan Okan, Okay Barış, Ozan Bayraşa, Şehrazat’ın yanı sıra geri vokalistlerle ilgili yazımda bahsettiğim 90’lı yılların başarılı şarkıcılarından Sibel Gürsoy ile Tuba Önal ile Feriköy Vartanants Ermeni Kilise Korosu ve Ladies & Gentlemen korosu eşlik ediyor. Hatta “Göç” şarkısına bir nevi “Işık Doğudan Yükselir Bölüm 2” de diyebiliriz abartacak olursak… Geri vokalistler tüyleri diken diken ediyorlar! Tüm şarkıların alt yapıları, usta müzisyenlerin canlı canlı çaldığı enstrümanlar gerçekten çok kaliteli… Dünya standartlarında bir iş çıkmış. Zaten dünya standartlarını göz önüne alacaksak Sezen Aksu’nun bir örneğinin dünyada olmadığını görürüz. Hem Madonna gibi kraliçe, hem Quincy Jones gibi prodüktör, hem Cher gibi bir diva, hem The Beatles kadar cover’ı yapılmış bir idol, hem Liza Minelli gibi kabare oyuncusu, hem de… Mmmmm….. Eeeee….. Şeyyy…. Yok bestecilikte bir karşıtını bulamadım dünyada… Çünkü hangi ülkede bir şarkıcı neredeyse ülkenin tüm şarkıcılarına beste vermiş durumda ve bu bestelerin çoğu da hit olmuş vaziyette? Cevap verebilir misiniz?IMG_3611
Albümde en çok ilgiyi “Manifesto” görmüş ve hatta klip gelecekmiş şarkıya… Bu şarkıdan özellikle bahsetmek istiyorum ama tamamen kişisel bir nedenle… Bilenler bilir. 7 yıldır Atatürk Havalimanı’nda çalışıyorum. Müzikle bir dinleyici olarak çok iç içe olduğum için mesleğimle ilgili bazı şeylerde aklıma belirli şarkılar takılıyor. Mesela havacılıkta “H” harfine telsiz veya telefondan anlaşılsın diye “Hotel” deriz. Dış hatlarda A’dan H’ye kadar kontuarlar bulunuyor. Mesela “Ukrayna nerede açıyor?” diye sorduğumda “Hotel’de açıyor” derlerse yolda Eagles’ın “Hotel California” şarkısını mırıldanarak giderim. Hatta “Welcome to the hotel counter” diye o anki duruma uyarladığım da olur. “R” harfine ise “Romeo” denir. Ben de Hande Yener’den “Kavga etmez, sever beni Romeo Romeo Romeo” şarkısını mırıldanırım. “P” harfine “Papa” dememiz aklıma Madonna’nın “Papa Don’t Preach” şarkısından başkasını getirmez. Air France ve KLM gibi uçaklarda yolcuları yönlendirme yapılacaksa bu işe “Welcome” denir. Ama aklıma Eagles’ın az önce bahsettiğim şarkısından daha çok Guns’n’Roses’ın “Welcome to the jungle” şarkısı takılır. Bir yolcunun check-in’ini yaparken koltuk kalmamışsa, kapalı koltuklar varsa ya da boş koltuk olduğu halde sistemdeki kapasite aşılmışsa yolcuya sistem koltuk vermez, stand-by listesine düşer. Supervisor’a “Yolcum stand-by’a düştü!” deriz. İşte o an beynimde çalan şarkı Ben E. King’in “Stand By Me”sidir. Yolcu isimlerine hiç girmeyeyim. Önümdeki yolcuların bir çoğunun ismiyle ilgili şarkı olduğu için aklınıza gelebilecek yerli veya yabancı isimle ilgili birçok şarkı aklıma geliyor. Lady Gaga’nın “Alejandro”sundan Barış Manço’nun “Zehra”sına kadar… Ama bazen “Yolcu” soyadlı bir yolcu oldu mu işte bu komiğime gider ve kendi kendime “Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. Bu aşk burada bitti, benden sana yar olmaz” şarkısını mırıldanırım. Hatta bir keresinde inanmazsınız, yolcunun adı “Abbas Yolcu”ydu. Yolcu kelimesinin İngilizce karşılığı passenger olduğu için ve yabancılarla İngilizce konuştuğumuz için hemen hemen her gün Iggy Pop’ın “The Passenger” şarkısı beynimde çalar. Bir yolcu kendi isteğiyle para ödeyerek ya da overbook durumlarında milleriyle sürpriz olarak ekonomi sınıfından business class’a geçiş yaparsa bu işleme “upgrade” adı verilir. Ben de bir yolcuyu upgrade ettiğimde Beyonce ve Jay-Z düeti “Upgrade U” şarkısını mırıldanmaya başlarım. Bir gün gaza gelip upgrade olmuş yolcuya “Partner let me upgrade you. Audemars Piguet you. Switch your neck ties to purple labels. Upgrade you. I can (up), can I (up). Lemme upgrade you” diye şarkı söyleyeceğimden korkuyorum. 😀 Bir yolcunun Türkiye’ye giriş izni veya vizesi yoksa ilk uçakla, ki bu genelde geldiği uçak olur, sınır dışı edilir. Bu tür yolcuları “inad” diye adlandırırız. Transit desk’te çalışanlar da bu yolcuları uçağa kadar götürmekle yükümlüdür. Onlara atıyorum, “Mehmet, gate’e inadı bırak” denir. Her ne kadar anlamları farklı olsa da hemen aklıma Zeynep’in “İnadı bırak, ağlamana bak” şarkısı gelir. Hatta şarkıyı inadı gate’e bırakacak arkadaşa söylediğim bile olmuştur. Başta denetleme günleri olmak üzere yolculara bagajlarında tehlikeli madde olup olmadığını sorarız. Mesela sıvılar, kesici aletler, silahlar, gazlar, tüpler, bazı çakmaklar, Samsung Galaxy Note 7 telefonları, hatta artık power pack’ler çeşitli kategorilerde tehlikeli maddelere girer. Bunun için “Dangerous Goods” tabelalarımız olur kontuarlarda… Tabii ki çoğu zaman İngilizce sorduğumuz için bir Michael Jackson hayranı olarak aklıma “Dangerous” şarkısı gelir. Hatta “Dangerous! Do you have items as dangerous? Pay your excess money, don’t miss your flight time. Announcement can call you, honey! But you’re no accepted for trip” diye sözlerini değiştirip arkadaşlara söylediğim bile oldu. 😀 Sadete geleyim. Boarding ok’lendiğinde uçak ekibine yolcuların isimlerinin, koltuk numaralarının, özel durumların olduğu bir liste veririz. 4’lü kağıda bastığımız bu listeye “Manifesto” denir. Artık manifesto basarken de aklıma takılacak bir şarkı var! Bu şarkıya Sezen Aksu ve Şehrazat imza attı. Gerçekten de albümün diğer hızlı pop şarkılarında olduğu gibi bu şarkı da eski eğlenceli Sezen Aksu şarkılarını aratmayacak, partilerde çalınabilecek bir potansiyele sahip…
Son albümünün kapağındaki küt saçlı imajıyla 80’li yılların sonları, 90’lı yılların başlarındaki haline dönen Sezen Aksu bildiğiniz gibi müziği bıraktığını açıkladı. Hatta “Biraz Pop Biraz Sezen” albümünün jübile albümü olduğu söyleniyor. Ben açıkçası hala bu kadar üretken, üretirken de verimli olan bir kadının bu işe son verebileceğine inanmıyorum. Zamanında Kayahan, Zerrin Özer ve Teoman da müziği bırakmışlardı. Ama sektöre geri dönmüşlerdi. Hatta Kayahan’ın o dönemde çıkardığı albümünün adının “Son Şarkılarım” olması bu yüzdendi. Bence Sezen Aksu da dayanamayacak ve müziğe er ya da geç geri dönecek. Ama dönmese de bu işi zirvede bırakmış gibi görünüyor. Türk müzik piyasasında, en azından pop kategorisinde bir kez daha çıtayı yükseltmiş oldu. Eğer gerçekten başka albüm çıkartmazsa, Allah korusun, kendisine uzak bir gelecekte bile kötü bir şey olsa “Sezen Aksu’nun son albümü buydu” diye hatırlanacak. Son şarkının “Göç” olması da artık bilinçli mi yapıldı, bilemiyorum ama hüzünlü bir final haline getirmiş vaziyeti… Allah ona uzun ömür versin. Tanrı kraliçeyi korusun tabii ki…
Kısacası asla “Greatest Hits” albümü çıkartamayacak kadar klasiğe sahip bir sanatçı olan Sezen Aksu yine “Best Of” gibi bir albüm çıkarmış. Sosyal medyada albümle ilgili güzel yorumları okuduğumda “Çok mu abartıyorlar acaba?” diye şüpheye düşmüştüm ama hayır. Gerçekten abartılmıyor. Süper bir albüm! Ama “Bahane” ve “Öptüm” albümleri gibi sonradan remix versiyonları çıkarsa umarım normal albümle beraber box-set olarak satılmaz. Çünkü sinir olduğum bir durumdur bu… Zaten albümü almışız, bir de remixler çıkınca tekrar almak zorunda kalıyoruz. Halbuki remix albümünü, önceden albümü alanlar için ayrı olarak da basmalılar. Madonna’nın “Rebel Heart” albümü kritiğimde yazdığım bir satıra benzer bir şey yazacağım. 70’lerin en iyi Sezen Aksu albümüne “Serçe”, 80’lerin en iyi Sezen Aksu albümüne “Sen Ağlama”, 90’ların en iyi Sezen Aksu albümüne “Gülümse”, 2000’lerin en iyi Sezen Aksu albümüne ise “Şarkı Söylemek Lazım” dersek (aslında “Yaz Bitmeden”in de geri kalır yanı yok) 2010’lu yılların en iyi Sezen Aksu albümüne “Biraz Pop Biraz Sezen” diyebiliriz. Zaten müziğe geri dönse bile bir sonraki albümü 2020’li yıllarda çıkar herhalde…
IMG_6412Sezen Aksu “Manifesto” şarkısında trajikomik bir şekilde “Ne gülümseme ne günaydın yok, e tabi üçüncü sayfada olay çok, haberler hep son dakika şok şok” diyor. Gerçekten de günümüzde maalesef kötü olaylar arttı. Eskiden 1 yılda olabilecek olaylar ne yazık ki artık 1 günde bile topluca olabiliyor. 2015 yılına “Kötü geçti” dedik, 2016 daha kötü geçti. 2017 için güzel şeyler ummuştuk Ama 2017 de kötü başladı. Yoksa 2016 kötü bir yıl değildi de, 2010’lu yıllar kötü bir dönem mi acaba? Bilemiyorum ama 2017’nin ilk ayı bitmeden 2017’de olan olaylardan aklımda kalanları yazmaya kalkacak olursam ünlü oyuncular Mary Tyler Moore – John Hurt – Emmanuelle Riva – Engin Cezzar, Gençlerbirliği Spor Kulübü Başkanı İlhan Cavcav, “Lambada” şarkısıyla ünlenen Kaoma grubunun vokalisti Loalwa Braz ve usta tiytrocu Ayberk Atilla gözlerini hayata yumdular. 7 yıldır takip ettiğim tek Türk dizisi olan “Seksenler” dizisinin oyuncusu Ayberk Atilla ile 9 Temmuz 2016 Cumartesi günü Atatürk Havalimanı’nda yürürken karşılaşmıştım. “Aaa bu Seksenler dizisindeki bakkal değil mi?” der gibi bakmıştım ona… Göz göze gelmiştik. Ama iki tarafın da acelesi vardı. Keşke onunla da fotoğraf çektirseymişim 5 tane başka Seksenler dizisi oyuncusunu yanıma topladığım gibi… Enteresan bir şekilde kendisi fotoğraf çektirme imkanım olduğu halde fotoğraf çektiremediğim ve bir daha da bu şansı bulamayacağım ünlüler arasında yerini aldı. Defne Joy Foster, Erol Büyükburç, Aysel Gürel, Barış Akarsu, Mehmet Ali Birand, Cem Karaca, Tarık Akan, Selçuk Uluergüven gibi… Öte yandan İstanbul’daki Reina’ya, İzmir Adliyesine, ABD’nin Florida eyaletinde yer alan Fort Lauderdale Hollywood Uluslararası Havalimanı’na, Meksika’nın Karayipler kıyısında yer alan Playa Del Carmen kentindeki Blue Parrot isimli gece kulübüne, İstanbul Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü’ne, Diyarbakır’da bir markete terör saldırıları yapıldı. Bu saldırılarda hayatını kaybeden masum vatandaşlar ve polisler oldu. Şehit vermeye de devam ettik. Hong Kong’dan havalanan Türk kargo şirketi ACT Havayolları’na ait jet uçağı Kırgızistan’da inişe geçtiği sırada yerleşim birimine düştü. Hayatlarını kaybedenler oldu. Ayrıca normalde 5 gün evvel yazdığım bu yazıyı kendi web sitem www.tst.gen.tr ‘ye koyarken Barış Manço’nun ölümünün 18. yıl dönümüydü. Hepsi nur içinde yatsınlar… Sezen Aksu “Yaşamak inadına hemen şimdi” diyor ya? Ben de inadına bir sonraki yazımı yine kötü şeyler olmadan yazmayı umuyorum. Sağlıcakla kalın!
NOT: 27 Ocak 2017’de Turgay Suat Tarcan tarafından yazılan bu yazı, ilk olarak 28.01.2017 tarihinde http://www.sadecemuzik.net/Turgay-Suat-Tarcan/album-kritigi-biraz-pop-biraz-sezen.html adresinde yayınlanmıştır.


Article Categories:
Müzik
Likes:
0

Comments

Leave a Comment