banner
banner

2017’nin Son Albüm Kritiği

2017_son_kritik_ana

2017, hem dünyada, hem de Türkiye’de müzik piyasası açısından bereketli geçti. Ben de bol bol albüm alıp sizlere toplu ya da tek başına albüm kritikleri yazdım. 3 albümden daha bahsetmek istiyorum bir sonraki yazımın 2018’de yazılacağını tahmin ederek… Ama ikisi DVD’li CD olarak piyasaya sürüldü. Bahsedeceğim bu albümler; Fatih Erdemci’nin “Kapılar”ı, Madonna’nın “Rebel Heart Tour”u ve Evanescence’in “Synthesis”i…
2017’de hemen hemen tüm sevdiğim sanatçılar albüm yaptılar. Hatta 8,5 sene evvel hayatını kaybeden Michael Jackson dahil… Mariah Carey ve Şebnem Ferah’tan da bir şeyler bekledim ama onlardan ses soluk çıkmadı. Daha Aralık ayı bitmedi, belki maxi single çalışması olan Şebnem Ferah’tan son anda bir sürpriz gelir diye ümitle bekliyorum hala ama Amerika’nın Şebo’su Amy Lee yeni Evanescence albümüyle bu rockçı diva açlığımızı biraz olsun bastırdı diyebilirim. Tabii ki Amy Lee dahil kimse Şebnem Ferah ile karşılaştırılamaz ama en azından çok kaliteli bir ses… Eğer Şebnem Ferah sonradan çıksaydı eminim onu Amy Lee taklidi filan sanacaktık ama Amy Lee ne yaptıysa Şebo yıllar evvel aynı yollardan geçmişti zaten… Zira yeni Evanescence albümü “Synthesis” bir senfoni orkestrası projesi… Ama bunu Şebnem Ferah 10 yıl evvel yapmıştı zaten… Üstelik bir konser DVD’si ve live albüm şeklinde… Ben de o konsere seyirci olarak gitmiştim. Benim için anlamı büyüktü. Çünkü 12 yıl evvel CNN Türk’te Şafak Ongan yüzlerce fan sorusundan sadece 3 tanesini sormuştu ve o soruların 3’ü de bana aitti. Bir tanesi konser DVD’si sorusuydu. Şebnem Ferah aslında birkaç albüm daha yapıp konser DVD’si yapacaktı ama benim sorumdan sonra bu projeyi daha erkene almaya karar vermişti. O röportajı http://www.tst.gen.tr/sebo-tstnin-sorularini-yanitladi/ adresinden okuyabilirsiniz. Bu da bana gizli bir zafer gururu yaşatmıştı. Sevdiğim sanatçıyı beklentime yönlendirmek güzeldi. Resmen hayranı olduğum bir stara ilham vermiştim. Ve senfoni orkestrasının rock müziğe çok uyumlu olduğunu görmüştük. Evanescence-ArsivimAma Amy Lee sahnede değil, stüdyo ortamında çalıp seslendirmiş şarkıları… Yine de canlı çaldıkları için benzer bir etkiyi yaratabilmişler. “Overture”, “The In-Between”, “Untraveling” ve favori Evanescence şarkılarım arasında şimdiden yer alan “Imperfection” dışında tüm şarkılar eski Evanescence klasikleri… Yani bir nevi bu albüme “Best Of” da diyebiliriz. Normalde sanatçıların kendi şarkılarını yeniden yorumlaması hoş karşılanmaz. Fanlar eskiyi ararlar, yeni versiyonun yerini tutmadığını düşünürler ama 10 yıl evvel Evanescence konserine gitmiş bir fan olarak (izlenimlerimi http://www.tst.gen.tr/istanbuldan-evanescence-gecti/ adresinden okuyabilirsiniz) rahatlıkla söyleyebilirim ki yeni versiyonlardaki ruhu da sevdim. Eski versiyonlarını dinlerken aramadım. Özellikle de “My Immortal”da… Zaten klasik müzik aletleriyle çalındığı halde tıpkı Apocalyptica şarkıları gibi yine de buram buram hard rock kokmuş parçalar…
Ve başka bir rock albümünden bahsederek hatamı telafi edeceğim. 😀 Bir önceki albüm kritiği yazımı yayınlanması için gönderdiğimde Fatih Erdemci’yi çok sevdiğimi bilen ve kendisi de bir Fatih Erdemci Fan olan site admini Gökhan bana mesaj atıp “Fatih Erdemci’den de bahsettiğini sandım” diyerek hayal kırıklığını ifade etmişti. Ama ben o yazıyı yazdığımda Fatih Erdemci’nin yeni albüm yaptığını bilmiyordum. Açıkçası artık ümidi kesmiştim. 18 yıldır “Yaşamak Zor” adlı tek albümüyle belki de Barış Manço’dan sonra en sevdiğim solo erkek rockçı olan Fatih Erdemci’nin yeni bir albüm yapmasını bekliyordum. Ama bir türlü yapmıyordu. Ben de “Herhalde bir daha albüm yapmayacak” diye üzülerek müzik piyasasının kaderini kabullenmiştim. Serdar Ortaç, Sinan Akçıl, Demet Akalın, Soner Sarıkabadayı gibi kendilerini tekrar eden ve playback harikası isimler zirvedeyken 90’lı yılların asıl kaliteli ama yeni neslin tanımadığı efsanelerini bir daha duyamayacağız diye hüzünleniyordum içten içe… Gençken “Nerede o eski müzikler?” diye Beatles, Pink Floyd, The Doors, Rolling Stones gibi nostaljik gruplardan başka bir şey dinlemeyen yaşlıları anlayamıyordum. Çünkü bana göre yeni müziklerde de çağdaş akımlar vardı. Şimdi ise ben Aleyna Tilki’den, “Şampiyona şeker geliyor”dan filan bir şey anlamıyorum. Bayağı bir eski albüm alıyorum ve zaten bende mevcut olan nostaljik kasetleri, CD’leri ve plakları dinliyorum. Tabii ki abartıyorum durumumu. Yoksa yeniler arasında da beğendiklerim çıkıyor ama çoğu zaten 80’li ve 90’lı yıllardan kalma isimler ya da onları taklit eden takipçileri… İşte bu yüzden ben de kendimi yaşlı hissetmeye başlamıştım ki, arşivime yıllarca keyifle dinleyeceğim bir çalışma daha geldi… Fatih-Erdemci-ArsivimO da Fatih Erdemci’nin “Kapılar”ı… Ergenlik dönemimdeki idolüm, “Yaşamak Zor” adlı kasetini üst üste dinlesem de bıkmadığım (ki şu an yazımı yazarken bu kez “Kapılar” CD’sini tekrar başlattım) Fatih Erdemci yeni bir albüm yapmıştı… Demek ki beğendiğim sanatçı henüz ikinci albümünü yapıyorsa çok da yaşlanmış sayılmazdım. 😛 Bunu Gökhan’dan öğrenir öğrenmez tabii ki hemen CD’yi aldım. Albüm bir intro ile başlıyor. Açılışta “Yaşamak hala çok zor” dediği bu kısa şarkı ile eski albümüne gönderme yapıyor ama “Hep aynı, aynı dertler” derken aklıma yine 90’lı yıllarda en çok dinlediğim isimlerin başında gelen ve yeni çalışmalarını dört gözle beklediğim Gökhan Kırdar’ın “Hep aynı dertler hep aynı sözler” diye başladığı “Hep aynı aşk” şarkısı geldi… “Şarkılarım”da da “Başkasının aşkısın” lafı Selçuk Ural, Tanju Okan gibi isimlerin söylediği “Arkadaşımın aşkısın” şarkısını ve yine aynı şarkıda “Ah bu şarkılar” demesi de Emel Sayın’dan bildiğimiz “Ah bu şarkıların gözü kör olsun”u hatırlattı. Fakat yanlış anlaşılmasın. Bu benzerlikler dışında Fatih Erdemci’nin tarzı, sesi ve sözleri kimseye benzemiyor. Kendine has duruşuyla gayet özgün bir isim… Zaten “Ah bu şarklar benim de olsalar acıtıyorlar” diye şarkısına devam ediyor ve hiçbir şarkıcının aklına kendi bestelerinin kalplerini acıttığı fikrini dinleyicileriyle paylaşmak gelmemiştir sanırım. Albüme adını veren “Kapılar” da çok güzel ve albümde boş şarkı yok. Favori şarkıma karar veremedim ama “Nereye Böyle?” sanki daha güzel çalınmış ve söylenmiş gibi geldi şimdilik. Böyle kaliteli albümlere muhtacız. Daha fazlası yapılmalı. Türkçe Rock Müzik işte böyle yapılır. Onu bile arabeskleştirmeyi, duygu sömürüsü haline getirmeyi başaranlar var. Erdemci’ye çok iyi müzisyenler eşlik etmiş. Örneğin “Sırlarım Var”da gitarı Akın Eldes çalmış. “Susma”da ise Pamela Spence ile düet yapmış. Daha önce ikili Pamela Spence’in “Stil Zengini” adlı albümünde “9’da 9” adlı karışık albümde bizlere Fatih Erdemci’yi ilk tanıtan şarkı “Ben Ölmeden Önce”yi söylemişlerdi beraber…

Madonna-Arsivim-Bolum-3
Ve favori şarkıcılarımdan bir başkası olan Madonna da 2017’yi boş geçirmeyenlerden… Kendisi 2015’te “Rebel Heart” adlı albümünü çıkarmıştı ve o albümün kritiğini sizlere yapmıştım hatırlarsanız. Şimdi de bu albümü desteklemek üzere çıktığı turnenin live albümü ve DVD’siyle karşımızda… Doların ve Euronun artmasıyla ithal albümler ve DVD’ler etiket fiyatıyla adeta tavan yapmış ama arşivciyiz. Mecburen aldık. Spotify gibi mecralar yeterli gelmiyor bana şahsen… Bu konuda eski kafalıyım. CD’yi elimde mutlaka tutmalıyım. Kitapçığını incelemeliyim. Mesela “Rebel Heart Tour” kitapçığını incelerken ilginç bir şey keşfettim. Turneyi kameraya alan kameramanlardan birisinin adı Michael Jackson! Tabii ki bu bir isim benzerliği ama yine de ilginç bence… Neyse, albümde 14 şarkı bulunuyor ama DVD’nin özel seçeneklerindeki “Like a Prayer”, “Don’t Tell Me” ve “Borderline”ı da sayarsak DVD’de tam 29 şarkı var! Özellikle de “Burning Up”, “True Blue” ve “Deeper And Deeper” beni çok memnun etti, çünkü yıllardır bu şarkıları sahnede söylemiyordu. Rahmetli Édith Piaf’ın “La Vie En Rose” cover’ı dışında sadece kendi şarkılarından “Rebel Heart” albümü ağırlıklı bir play-list oluşturmuş. Madonna konser DVD’lerini çok seviyorum. Her birinde ayrı bir konsept, bambaşka kostümler ve değişik track list var. Bu turnelerden birisi olan MDNA Dünya Turnesi’ne canlı şahit olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Çünkü “The Girlie Show”a henüz 12 yaşında olduğum için gidememiştim. İçimde kalan bir ukdeydi. Michael Jackson’a gidemememin telafisini asla bu dünyada edemeyeceğim ama en azından Madonna’yı dünya gözüyle sahnede izledim. Artık Madonna’nın konser DVD’lerini de bu yüzden daha bilinçli, daha farklı gözle izliyorum. Konserlerinde kendi şarkılarının değişik versiyonlarını ve remix’lerini yapması da büyük bir artısı… Fakat sanki bu kez orijinal versiyonlara biraz daha sadık kalmış gibi… Ya da artık beklentim yüksek olduğu için bana öyle geldi. Ama sizce de mash-up’lar filan eskiden daha çok yok muydu? Yine de inanılmaz bir show sizleri bekliyor. YouTube’da filan amatör seyirci kameralarından paylaşılan videolardan konsere biraz aşinaydım ama orijinal DVD’den daha iyi ve ayrıntılı izleyebildim. Tabii ki başta açık açık masonluk propagandası yaptığı “Illuminati” şarkısı olmak üzere illuminati tarikatına yine subliminal mesajlarıyla hizmet etmiş. Hatta ne subliminal’ı? Artık aleni şekilde… İşte Madonna’nın bu tarafından rahatsızlık duyuyorum. Ama yapacak bir şey yok. Beyni bir kere yıkanmış. Zihin kontrolü bile yapılmış olabilir ona… Neyse, DVD’ye dönelim. Normalde Madonna turnesinin belirli bir ayağını kaydettirirdi. Ama bu kez tüm turne tek konsermiş gibi kusursuz bir şekilde montajlanmış. Tabii ki bu kurgu “Like a Virgin”de sürekli kostümünün değişmesi ve “Unapologetic Bitch”te Ariana Grande gibi ünlüleri sahneye çıkarması ile kendini ele veriyor. Bu yaşta bu performans… Gerçekten Madonna yaşlanmak bilmiyor. Madonna DVD’de “Bana neden hala turneye çıktığımı soruyorlar. Siz hiç Picasso’ya neden resim yaptığını sordunuz mu?” diye tepki gösterdiğine göre daha uzun yıllar bizimle olacak gibi görünüyor.
Kısacası 2017’yi müzik piyasası açısından çok sevdim. Düşünsenize, bırakın Tarkan’ı ya da Sezen Aksu’yu falan; Fatih Erdemci bile albüm yaptı. 90’lı yılların özlediğimiz erkek vokallerinden Erdal Çelik de yeni bir single ile döndü ve bu şarkı çok yakında CD olarak da çıkacak. Belki de bunu ilk kez benden öğreniyorsunuz. Ama tabii ki Orta Doğu’nun karıştırılması ve terör saldırılarından dolayı pek iyi bir sene değildi. Kayıplar da devam etti. En son “Ayla” filminden de bildiğimiz Kore Gazisi Süleyman Dilbirliği, Gospel şarkıcısı Della Reese, 70’li yılların ünlü şarkıcısı David Cassidy, şampiyon Çek tenisçi Jana Novotná, ünlü söz yazarı Ali Tekintüre, Mesut Yılmaz’ın intihar eden oğlu Yavuz Yılmaz ve yönetmenlik yaptığı bir dizide oynayan figüran oyuncu tarafından kendisine rol verilmediği gerekçesiyle cinayete kurban giden Mustafa Kemal Uzun’un ölüm haberlerini aldık. Uzun’un yönetmenlik yaptığını bilmiyordum ama kendisini “Hababam Sınıfı Güle Güle” filminde canlandırdığı ‘paltosu olmayan gariban Sefa’ olarak tanıyordum. Vatan Şaşmaz gibi tam da rol arkadaşı Adile Naşit’in 30. ölüm yıl dönümünde öldürülmesine çok üzüldüm. Hepsi nur içinde yatsın. Allah rahmet eylesin. 2018’de görüşmek üzere…
NOT: 17.12.2017’de yazdığım bu yazı ilk olarak 20.12.2017 tarihinde http://www.sadecemuzik.net/Turgay-Suat-Tarcan/2017-nin-son-album-kritigi.html linkinde yayınlanmıştır. Fatih Erdemci ve Ada Music de resmi Twitter adreslerinden yazımı paylaşmışlardır.


Article Categories:
Müzik
Likes:
0

Leave a Comment