MJ, MERCURY, FİRUZAN AÇAR, AYŞEGÜL HANIM, KARACA, SENAR, ATATÜRK, WHITNEY ANISINA
Tüm müzikseverlere merhaba…
2 aydır köşem için bir yazı yazmıyordum. Tabii ki 2 ay boş durmadım. En son köşe yazısı yazdığımda sadece Ozan Demir Alp ve Mine Çağlıyan röportajları vardı “Röportaj” bölümümüzde… Sonra ise Çiler Erbil, Bilge Kösebalaban, Evren Mevlanaoğlu, Rüya Ersavcı ve Hakan Kurşun röportajlarımla sizlerle oldum. Ama en son Kayahan’ın tribute albümüyle ilgili yazmıştım. Kayahan demişken; dün kendisinin annesi Firuzan Açar vefat etmiş. Ünlü sanatçıya baş sağlığı diliyoruz. Ne zamandır elime kalem almadığım için bir yazı yazmaya karar verdim ve sadece tek bir konudan değil; çeşitli konulardan bahsedeceğim ama biraz hüzünlü olacak; çünkü sanat camiasının kayıplarıyla ilgili olacak daha çok…
Öncelikle 2 albümden bahsetmek istiyorum. Son köşe yazımdan beri birçok albüm aldım; ki eski olanları Erdem Kutlu adındaki arkadaşımın Atlas Sahaf adlı ikinci el dükkanından aldım. Gerçekten D&R’larda filan bulamayacağınız birçok efsane kaset, CD, DVD ve plak bulabiliyorsunuz onun dükkanında… Normalde böyle yerler Taksim ve Kadıköy’de çok vardır ama Bahçelievler ve çevresinde pek bulunmuyordu. O yüzden Bahçelievler ve çevresinde oturuyorsanız taa oralara gitmenize artık gerek yok. Üstelik oradaki dükkanlar artık daha çok kitaplara ağırlık verdiğinden dolayı Atlas Sahaf’ta belki başka bit pazarlarında bulamayacağınız albümlere rastlayabilirsiniz. “Aaa bu albümü yıllardır arıyordum ama bulamıyordum” diye kaç tane albüm veya single buldum orada; bir bilseniz… Adresi “Siyavuşpaşa cd. Nergis sk. No.1 Bahçelievler”… https://www.facebook.com/atlassahaf adresinden de gelişmeleri takip edebilirsiniz. 97B otobüsüne binip Siyavuşpaşa İlköğretim Okulu durağında inerseniz dükkana ulaşabilirsiniz. Kendisi de arşivci ve müziksever olduğu için sizi çok iyi anlıyor. Esnaf olmak için iyi bir yüreğe sahip olmanız gerekiyor ve bu da onda fazlasıyla var. Ama maalesef herkes öyle değil. Örneğin İzmir’e gittiğimde mutlaka Panda Müzik’e uğrayıp alışveriş yapardım ama geçen sene artık oraya gitmemeye karar verdim. Çünkü sahibi olan bir yaşlı adam vardı. Bana çok kötü davrandı. Adeta terbiyesizlik yaptı. Bir daha da Panda Müzik’e gitmemeye karar vermiştim. CD’lere bakıyordum. Kendi ellerimle seçip birçok retro CD almaya karar vermiştim, çünkü artık üretilmeyen birçok albüm bulunuyor orada. Ama gıcık adam sanki hırsızlık yapacakmışım gibi beni adım adım takip etmişti ve sonra dayanamayıp beni dükkandan kovmuştu. CD’lere bakmam daha 2 dakika olmamış, “Eğer alacaksanız bakın. Almayacaksanız internet adresimi vereyim. Gidin. Çok yoğunuz” demişti. Ben de sinirlenip hiçbir şey almadan çıkmıştım. Halbuki Alsancak’a sırf oraya gitmek için gelmiştim. Yani alacaktım. İnternetten alışveriş etmeyi sevmiyorum. Kendim seçmeyi daha çok seviyorum. Bunu da Atlas Sahaf’ın sahibi Erdem anlıyor ve ürünlerini kendisi gösteriyor. “Şöyle bir şey geldi, böyle bir şey var” diye. Üstelik çok uygun fiyatlar… Ondaki ürünleri bir uyanık görse satın alıp internete çok yüksek fiyatlara koyar. Panda Müzik’in yaşlı sahibinin bu genç arkadaşımızdan öğreneceği çok şey var. Neyse, arkadaşımın reklamını yapıp ona olan vefa borcumu ödemiş oldum. Lafı uzatmadan (gerçi uzattım ama olsun) Erdem’den değil ama D&R’dan aldığım o 2 yeni albüme geçmek istiyorum.
Bahsetmek istediğim albümlerden biri Athena’nın “Altüst” adlı albümü… Zaten Athena’ya küçüklüğümden beri bayılırım. “One Last Breath”ten beri onları takip ediyorum ama bu son albümlerinde kendilerini aştılar. Eğlenceli ska şarkılarını da severdim ama bu albüm Türkçe Rock Müziği’nin en önemli albümlerinden biri olacak bence. Nasıl mor ve ötesi’nin “Dünya Yalan Söylüyor”u varsa Athena’dan bahsederken de “Altüst” albümüne mutlaka değineceğiz bundan yıllar sonra da… Fakat eğlenceli ska şarkılarını bu albümde bulamayacaksınız. 13 yıl evvel çıkardıkları “Herşey Yolunda” adlı albümlerinde albüme uygun olmayan ama fevkalade “An” adında bir şaheser bulunuyordu. Bu şarkı “Yawaşş Yawaşş” ya da “Öpücük” gibi hit potansiyeli barındırmıyordu. Ama çok ön plana çıkmadığı halde rockseverler arasında kült şarkı oldu ve klasikleşti. İşte o şarkı o albümde değil de “Altüst”te yayınlanmalıydı. Yani “Altüst” albümünü böyle özetleyebiliriz. Baştan sonra şarkılar harika! Hem Barış Manço, Moğollar, Cem Karaca, v.s. gibi eski Anadolu Rock efsanelerinin sound’unu da albümde bulabiliyorsunuz (ki zaten Yunus Emre’nin sözlerini yazdığı, Gökhan Özoğuz’un “O Ses Türkiye”deki jüri üyesi arkadaşı Mahzar Alanson düetli MFÖ cover’ı “Adımız Miskindir Bizim” 60’lı ve 70’lı yıllar gibi tınlamada üst seviyede), aynı zamanda Gökhan’ın sesinde 2000’li yılların gruplarının vokalistlerinin (Örneğin Duman ve Redd) hissini alabiliyorsunuz. Türkçe Rock’la ilgili bir yazı yazacağımdan bahsetmiştim ama bir türlü o projeyi hayata geçiremedim ama yazdığım zaman bu albümden de tekrar bahsedeceğim.
Diğer bahsetmek istediğim albüm ise Queen’in yeni derlemesi “Forever”… Asıl kuzenim Mert fanatiği olsa da Queen her zaman en sevdiğim gruplardan birisi olmuştur. Kuzenim küçükken “Greatest Hits” albümünü kasete çekip bana hediye etmişti. O zamanlar o kasetten dinlerdim Queen’i… İnternet hayatımıza girdiğinde MP3’lerini indirmiştim ama tabii ki korsan MP3’lerin ses kaliteleri orijinal yasal CD’lerin yerini tutmadığı için yıllar evvel “Absolute Greatest” adlı Queen CD’sini müzik arşivime katmıştım. Orada “Another One Bites The Dust”tan “I Want To Break Free”ye kadar en sevdiğim Queen şarkıları zaten bulunuyordu. Ama “Forever” albümünü de heyecanla bekliyordum. Çünkü hem “Let Me In Your Heart Again” ve “Love Kills” adlarındaki Queen şarkları ilk kez yayınlanacaktı; hem de biri “There Must Be More To Life Than This”, diğeri “State Of Shock” olmak üzere 3 adet Michael Jackson & Freddie Mercury düetinin “Forever”da yayınlanacağı söyleniyordu. Zaten 2’si internete düşmüştü. Birisini Freddie Mercury, Michael Jackson olmadan “Mr. Bad Guy” albümünde yayınlamıştı. Diğeri ise The Jacksons’ın “Victory” albümünde “Mick Jagger & Michael Jackson” düeti olarak yayınlanmıştı. 3.sünü ise bilmiyorduk. O yüzden Queen ve MJ hayranları bu albümü iple çekiyordu. Hatta ben www.sadecemuzik.net sitesinde yazdığım “Xscape” albümü kritiğimde de bundan bahsetmiştim. Ama maalesef sadece “There Must Be More To Life Than This” düeti yayınlandı. Yine de bir Michael Jackson & Freddie Mercury düetinin ilk kez yasal bir albümde yer alması önemli… Hem de bildiğimiz demo versiyonu değil; başta Madonna olmak üzere birçok starla çalışan William Orbit’in mix’i ile yer alıyor şarkı albümde… Kitapçığına da Michael Jackson ve Freddie Mercury’nin aynı karede göründüğü bir fotoğrafı koymuşlar. Ayrıca “Absolute Greatest” adlı 20 şarkılık CD’deki şarkılardan sadece 4 tanesi kesişiyor 36 şarkılık “Forever” albümünde. Bunlar ise daha çok Elvis Presley şarkısı gibi tınlayan rock’n roll hiti “Crazy Little Thing Called Love”, “You’re My Best Friend”, “These Are The Days Of Our Lives” ve tabii ki derlemeye adını veren şarkı “Who Wants To Live Forever?”… Diğer şarkılar Queen’in çok göz önünde olmayan ama çok sevilen klasiklerinin remaster edilmiş halleri… Birinci CD’deki “You Take My Breath Away” şarkısının ismi bana Berlin’in 80’li yıllar hiti “Take My Breath Away”i hatırlattı. Ama Top Gun’ın müziğine en yakın Queen şarkları 2. CD’deki “A Winter’s Tale” ve “One Year Of Love” sanıyorum. Bu arada “Who Wants To Live Forever?” (“Kim Sonsuza Dek Yaşamak İster?”) sorusuna yanıt olarak “Michael Jackson”ı verebiliriz. Şerefsiz muhabir Martin Bashir’in bir tabutun yanında Popun Kralı’na sorduğu “Bunun içine girmek ister misin?” sorusu üzerine kendisinin de “Forever, Michael” adında bir albümü bulunan Michael’ın “I Want To Live Forever” (“Ben sonsuza kadar yaşamak istiyorum”) cevabını verdiğini “Living With Michael Jackson” belgesini izleyenler hatırlıyordur. Ama maalesef Michael Jackson da Freddie Mercury gibi erken yaşta hayatını kaybetti. İkisini de rahmetle anıyoruz.
Bu yazıyı yazdığımda (08.02.2015) Cem Karaca’nın 11. ölüm yıl dönümüydü. O yüzden onu da rahmetle anmak istiyorum. Ama maalesef artık 8 Şubat’ta sadece Cem Karaca’yı değil, Müzeyyen Senar’ı da anacağız. Evet, maalesef bugün Müzeyyen Senar da 2015’te hayatını kaybedenler kervanına katıldı. Açıkçası söyleyeyim, hiçbir zaman onun fanı olmadım. Çünkü tarzı bana uygun değildi. Sesi bana aşırı kalın gelirdi ve küçükken Bülent Ersoy’un sesiyle karıştırmışlığım bile vardır. Müziği de çok ağır gelirdi bana. O yüzden şarkılarını dinlerken çilingir sofralarında kendilerinden geçenleri hiçbir zaman anlamadım. Fakat Mustafa Kemal Atatürk’ün bile ilgisini çektiğine, en çok sevdiği sanatçılardan biri olduğuna, özel meclislerde ve Ulu Önder’in huzurunda konserler verdiğine göre Cumhuriyet tarihinin en önemli sanatçılarından biri olduğuna başından beri hak verdim. Bu yüzden her zaman saygı duydum. Hatta arşivimde sadece 2 tane Türk Sanat Müziği albümü vardır. Biri Nazan Sıvacı’nın “Atatürk’ün En Sevdiği Şarkılar” CD’si; diğeriyse Müzeyyen Senar’ın “Bir Ömre Bedel” kaseti… Çünkü Müzeyyen Hanım o albümde Türkçe Rock Müziğinin Kraliçesi Şebnem Ferah ve en çok sevdiğim popçulardan bazılarıyla düet yapıyordu. Tam arşivlik olduğu için kayıtsız kalamamıştım. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın… Artık cennette yine Gazi Mustafa Kemal’in karşısında şarkılarını söylüyordur. Daha dün Çelebi’de çalışırken müdürlüğümü yapan Ayşegül Öztopuz Hanım’ı toprağa verdik. Evvelsi gün banyoda cesedi bulunmuştu. Kalp krizi geçirerek daha 55 yaşını doldurduğunu göremeden hayata veda etmişti. İkimizin de doğum günü 22 Şubat’tı. 2010’da mülakatıma o girerek havacılık kariyerimin başlamasında kilit rollerden birini üstlenmişti. Allah rahmet eylesin. Gerçekten çok seviliyordu. Ayşegül Hanım’ın sanatçı dostları Nail Kırmızıgül, Sermiyan Midyat, Ali Sunal, Hıncal Uluç, Haldun Dormen, Cem Yılmaz, Erdal Özyağcılar da onu son yolculuğunda yalnız bırakmadılar. Cenaze ünlüler geçidi gibi olunca çok şaşırdım. Nur içinde yatsın.
Aynı zamanda Whitney Houston’ı da anmak istiyorum bu yazımda… Çünkü 3 gün sonra onun da 3. ölüm yıl dönümü… Zaman ne de çabuk geçiyor. Öyle değil mi? 3 yıl evvel divanın cesedi bir otel odasında içi su dolu banyo küvetinde bulunmuştu. Maalesef Whitney Houston’ın ünlü R&B şarkıcısı Bobby Brown’dan olan kızı Bobbi Kristina Brown da evinde aynı şekilde bulundu. Ve şu an komada… Hatta beyin ölümü gerçekleştiğiyle ilgili dedikodular dolaşıyor. Umarım kurtulur. Bu tesadüfte yine illuminati parmağı var gibime geliyor. Konuyla ilgili ayrı bir yazı yazacağım ama bu yazı da yakın gelecekte yazmayı planladığım Türkçe Rock yazım gibi yılan hikayesine döndü. Bakalım bir sonraki yazım neyle ilgili olacak? Bekleyip göreceğiz. Görüşmek üzere!
NOT: Bu yazı ilk olarak 08 Şubat 2015 tarihinde http://www.sadecemuzik.net/Turgay-Suat-Tarcan/mj-mercury-fruzan-acar-ayeguel-hanim-karaca-senar-atatuerk-whitney-anisina.html adresinde yayınlanmıştır.
©2015 Sadece Müzik Net / Turgay Suat Tarcan