banner
banner

The Cranberries, World Trade Center’da!

Web sitemi 1999 yılında açmama rağmen 2002 yılında gittiğim The Cranberries konseri izlenimlerimi web siteme geçirmek için neden 2016 yılını bekledim? İnanılır gibi değil. Kendime inanamıyorum açıkçası… Böyle önemli bir konseri çok önceden koymam gerekirdi. Çünkü benim açımdan gittiğim en büyük yabancı konserlerden birisiydi. Neyse, zararın neresinden dönülse kardır diyerekten konser kritiğimi 14 yıl sonra sizlere sunuyorum:
5 KASIM 2002 SALI: Web sitemin tıklanma sayısı 8558, mailing list üye sayım ise 140 olmuş. Neyse, istatistik hocası “Biri benim adımı, dersimi, tarihi yazıyor yoklama kağıdına… Teşekkür ediyorum” deyince “Ben yazdım” dedim. Gerçekten de sırf Statistics’te değil; her dersin yoklama kağıdına yazıyorum hep bu bilgileri… Sonra ne oldu beğenirsiniz? Herkes “Ben yazdım!”, “Ben yazdım!” dedi. Hukuk dersi iptal oldu.
1415616214495_wps_10_ALL_ZUR881_20020227_ZURICSinan’la buluşmak için Taksim’e gittim. Sonra The Cranberries konserine gidecektik. Evet, sonunda şeytanın bacağını kırdım ve dünyaca ünlü bir grubun konserine gittim. “Promises”, “Zombie”, “Animal Instinct”, “Salvation” gibi hitlere damgasını vurmuş The Cranberries’i ben de seviyorum. Hatta ben Dream Theater’a gidecektim (o konser üç gün sonra gerçekleşecek) ama vazgeçip The Cranberries’te karar kıldım. Sevdiğim grupların başında geliyorlar.
Konser 9’da başlayacaktı. Ben 7’lerde oradaydım. Yer kapıp oturmadan evvel tuvalet işimi gördüm. Bir de hot dog ve su aldım. Hot Dog 2.500.000 idi. Su? 2.000.000 idi. Suyun 2 milyon TL olması çok saçma… Konserde sadece Türkler yoktu. İngilizce konuşanlar, Almanca konuşanlar, garip bir dil konuşanlar, Japonlar falan vardı. Kim bilir görmediğim ne ilginç insanlar vardı? Onca kişinin arasında gördüklerim bile çeşit çeşit olduğuna göre… Sırf konser için Türkiye’ye gelmişler. Saatler evvelden gelip sahne önünde yer kapanlardan Justin ve Caner’le tanıştım. Hukuk dersini birlikte aldığımız İşletme 1’den Koray’ı tanıyorlarmış. Onu ismen bilmiyorum ama tarif ettiklerinde bana “Ders iptal mi olmuş?” diye soran kişi olduğunu hemen anladım. Carlsberg’de çalışan bir arkadaşlarının torpiliyle sahne arkasına girmeyi başarmışlar. Dolores’i eşofmanlı olarak görmüşler ama ismini unuttukları için yanına yaklaşmaya çekinmişler. Konser sırasında onlara, yani gruba pankart misali göstermek için getirdiğim “Nobody else was doing it, so they did!” başlıklı Kasım’94 Blue Jean yazısında Dolores O’riordan’ın ismini okuyunca “Tüh, nasıl aklımıza gelmedi?” deyip bana bu olayı anlatmışlardı. Ben Dolores’in ismini ezelden beri bildiğimi ama diğer üyelerininkini bilmediğimi söyleyince de “Salla onları, onlar önemli değil!” dediler. Ben de onların şanslı olduklarını, ben sahne arkasına gitsem kesinlikle o kağıda imza attırırdığımı söyledim. Tabii bana onları dünya gözüyle görmek de yetecekti. Söylediklerine göre Dolores çok kısaymış. Gerçekten de saat 9’u 5 ya da 10 geçe sahneye çıktıklarında buna ben de şaşırdım. Çünkü kliplerinde daha uzun gözüküyordu. Tabii ki boyu önemli değil. Önemli olan işlevi… 😀
Konser çok güzel geçti. İlk şarkıyı söyledikten sonra Dolores “Bu güzel ülkenizde olmaktan, burada konser vermekten çok mutluyum” dedi. Daha ikinci şarkıda “Zombie”yi çalınca herkes havaya girdi. Artık hiçbir şey bunu durduramazdı. Hep bir ağızdan Zombie’yi, sonra ardından “Animal Instinct”i söyledik. The Cranberries’e bakarak bunu yapmak çok güzeldi. Yerimiz çok ön değildi, fakat arkamdaki binlerce kişiyi görünce ön taraflarda olduğumu kabul ettim. Zaten The Cranberries grubu gayet net gözüküyordu. Ama kızlara çok acıdım. Hiçbiri göremiyordu. Zaten uzun boylu erkeklerin sayısı bir hayli fazlaydı. Kendimi şanslı gördüm çok uzun olmamama rağmen… Çünkü yine de ekrandan seyretmeye ihtiyaç duymuyordum. Biri kaset kapağını gösterdi, biri ise posterlerini… Ben de bahsettiğim sayfayı gösterince Dolores merak edip baktı. Ama net görebildi mi, bilemiyorum. Yine de o sayfadaki halinin sarışın olduğunu anlamıştır herhalde…
2001-30Bir süre sonra kostüm değiştirdi. Bu kadar çabuk nasıl değiştirdi, merak ettim. Promises, Empty, Salvation, Linger, Just My Imagination, Dreams, Ridiculous Thoughts, I Can’t Be With You… Kısacası tüm hitlerini çaldılar. Zaten duyduğuma göre bu “Stars – The Best Of Cranberries” dünya turnesinin ilk ayağıymış. Sonra gider gibi yaptılar. Geri gelmelerini istediğimizde en az 4 şarkı daha çaldılar. Ben bu gidermiş gibi yapmayı hep taktik gibi görüyordum konserlerde, bu sefer emin oldum. Çünkü Dolores’in saçı değişmişti, dağınıktı. Makyajı da “Promises” klibindeki gibi çılgındı. Yine coşturdular. Dolores’in değişik yürüyüşü ilgimi çekti. Dans eder gibi de değil, yürür gibi de değil. Farklı bir ruh yakalamıştı yürüyüşünde…
Konsere fotoğraf makinelerinin girmesi yasaktı. Hatta benim bel çantamı açıp cep telefonumu fotoğraf makinesi zannedip “Burada fotoğraf makinesi var mı?” diye sormuşlardı. Ben “Yok” deyince “Yine de bir arayalım” diye her yerimi aramışlardı. Ama bırakın fotoğraf makinesini, içeri kamera bile sokabilenler vardı. En çok ilgimi fotoğraf çekebilen cep telefonları çekti. Kısacası konser müthişti. The Cranberries’le artık daha çok ilgilenmeye karar verdim. Bu tarihi olaya şahit olmam beni epey rahatlattı. Bu arada oraya giderkeb otobüsün çoğunun CNR Expo’ya, yani The Cranberries konserine gittiğini biliyor muydunuz? Şoför de bunu biliyor olacak ki, Dünya Ticaret Merkezi’nin içlerine kadar girip bizi bırakmıştı. Ama dönüş zor oldu. Yine de her şeye değer… Nezle olmama rağmen çok bağırdım. Hoplayıp zıplamaktan çok terledim. En önemlisi de 10. yılını kutlayan The Cranberries’in bu tarihi olayına şahitlik ettim, onlar da “Gördüğüm Ünlüler” kategorisine girdiler. Çok da eğlendim. Daha ne diyeyim? Umarım bu konser albüm ya da VCD şeklinde yayınlanır. Medyada bu konser hakkında çıkan fotoğraf ve yazıları da saklayacağım.


Article Categories:
Konser
Likes:
0

Leave a Comment