banner
banner

Türk Sanatçıların Yurt Dışı Maceraları

turkyabanci_1

Tüm Sadece Müzik ziyaretçilerine selamlar;
Evet, 2 ay gibi uzun bir ara vermiştim yazılarıma… Daha doğrusu müzikle ilgili güncel yazılarıma… Çünkü genel olarak yazılarımı kendi web sitem olan www.tst.gen.tr ‘de yazmaya devam ediyordum. Zaten 1999 yılında açtığım web sitemi tamamen ortadan kaldırmıştım ama bir dostumun yardımı ile 2010’lu yıllara uyarlamakla uğraşıyordum 20. yüzyıldan kalan sitemi… Yüzlerce eski yazımı web sitemin yeni sistemine aktarmakla meşgüldüm. Kusura bakmayın. Ama şimdi ne zamandır yazmak istediğim bir konuyla geri dönüş yapmak istedim.
Bildiğiniz gibi birçok yetenekli Türk sanatçı olmasına rağmen uluslar arası arenada müziği domine edemiyoruz. Tabii ki Türklerin çok olduğu Almanya ya da hemen hemen aynı dili konuştuğumuz Azerbaycan gibi ülkelerde Türk sanatçıların verdikleri konserler çok oluyor ama Amerika, İngiltere, Avustralya, Kanada başta olmak üzere dünyanın tamamına hükmeden müzik piyasasında pastadan pay alamıyoruz. Ancak kırıklarla yetiniyoruz. Fakat bazı Türk sanatçılar yine de yurt dışında tanınıyorlar ve çok fazla küresel olmasa da başarılı olanlar var.

l
Herhalde yurt dışına açılma konusunda ilk adımları atanlar 60’lı ve 70’li yıllarda Ajda Pekkan ile Barış Manço oldu. Barış Manço “Twistin Usa / The Jet”, “Do The The Twist / Let’s Twist Again”, “Çıt Çıt Twist / Dream Girl”, “Baby Sitter / Quelle Peste! / Jenny Jenny / Un Autre Amour Que Toi”, “II Arrivera / Une Fille”, “Big Boss Man / Good Golly Miss Molly”, “Nick The Chopper / Lonely Man” gibi 45’likleriyle ve İngilizce şarkılardan oluşan “Baris Mancho” albümüyle yurt dışında birçok konser verme ve yabancı TV programlarına çıkma şansına erişti. Kendisinin “Barış Manço Live in Japan” adında bir konser albümü bile var. 1999 yılında kendisinin cenazesine gitmiştim ve cenazesinde Japonlar, zenciler olduğunu hatırlıyorum. Çok seviliyordu yurt dışında da… Hatta Barış Manço, Selda Bağcan, Cem Karaca, Erkin Koray, Ersen ve Dadaşlar, Moğollar gibi Anadolu Rock yapanları Amerika’daki müziksever plak arşivcileri hala keşfetmeye devam ediyor. Bunlardan birisi de Yüzüklerin Efendisi’nde Frodo karakterine hayat veren Elijah Wood… Ajda Pekkan ise “La Fete A L’Olympia”, “Pour Lui” gibi Fransızca albümleriyle yurt dışında öyle çok ilgi gördü ki Julio Iglesias’ın bile ilgisini çektiği ve aralarında aşk yaşandığı iddia ediliyor. Superstar’ımız, Enrico Macias ile ise defalarca sahne aldı. Hatta Ajda Pekkan ile Enrico Macias, Paris’in ünlü konser salonu Olympia’nın sahnesini 9 Mart 1976 tarihinde paylaşarak Ajda Pekkan’ın “Olympia’da konser veren ilk Türk” sıfatını almasına neden oldu. Halbuki Barış Manço, ondan 11 yıl önce o konser salonunda konser vermişti bile. Barış Manço, 12 Ocak 1965 tarihinde Olympia sahnesinin tozunu yuttuğuna göre aslında o salonda ilk konser veren Türk sıfatının Manço’nun olması gerekiyor. Haksız mıyım?

R-1385187-1215179659.jpeg
90’lı yıllarda Türkçe Pop Müziği yükselişe geçince (bu konudan “Hey Gidi 90’lar” başlıklı yazımda bahsetmiştim) özellikle Türkiye’ye tatile gelen turistler başta olmak üzere (örnek: İngilizler ve Ruslar) yabancılar Sezen Aksu, Tarkan gibi starları keşfetmeye başladılar. Turistler “Gülümse” ve “Aacayipsin” gibi albümleri satın alarak kendi ülkelerine götürüyorlardı. Didim’de yabancı turistlerin “Hadi Bakalım”, “Şımarık”, “Hepsi Senin mi?” gibi şarkılara eşlik ettiklerine kendi gözümle şahit oldum. Tarkan, yurt dışında yakaladığı popülaritesi üzerine 2006’da hazırladığı “Come Closer” albümünde 90’lı yıllardaki Sezen Aksu bestesi olan hitinin “Shikidim” diye İngilizce versiyonunu yapsa da yine de Holly Valance’ın “Şımarık” versiyonu “Kiss Kiss” nedense yabancı müzik kanallarında daha çok yayınlanıyordu. Fakat Tarkan Tevetoğlu yabancı ülkelerde o kadar çok tanınmaya başlamıştı ki Tarkan’ın da ödül aldığı bir “World Music Awards” töreni sonrası verilen partide Cher’in Tarkan’a çok ilgi gösterdiği ve Janet Jackson’ın Tarkan’ın şarkısıyla dans ettiği rivayet edilir. Yine de 90’lı yıllarda MCM, MTV, VH1 gibi müzik kanallarında Türk sanatçılar kendilerine az çok yer bulmaya başlamıştı. Mesela defalarca yabancı müzik kanallarında Özlem Tekin’in “Yol” klibine rastlar olmuştuk. Fakat Türkler yurt dışında daha çok başarılı olmak istiyordu. İngilizce sözlü müzik yapmak istiyorlardı. 90’lı yıllarda ilk adımı Deniz Arcak, Yonca Evcimik ve Aylin Livaneli atmıştı. Deniz Arcak “Zehir Ettin” şarkısının “All The King’s Horses” adıyla İngilizce sözlü versiyonunu yapmıştı. Yonca Evcimik, tıpkı Samantha Fox’un şarkısının ismi gibi “I’m Hot For You” adında yarısı İngilizce, yarısı Türkçe bir albüm yapmıştı. Aylin Livaneli ise “Love is The Answer” adıyla İngilizce bir albüm yapmıştı. 15yasAylin Livaneli’nin “Baby U Don’t Love Me”si, Yonca Evcimik’in “I’m Hot For You”su ve Deniz Arcak’ın “All The King’s Horses”ı Avrupa listelerinde zirveye oynamıştı. Daha sonra Mustafa Sandal da “Aya Benzer”i “Moonlight” adıyla İngilizce’ye çevirerek ve birkaç İngilizce şarkı daha yaparak rakip gösterildiği Tarkan’a yurtdışı piyasasında da meydan okumaya karar vermişti. 90’lı yılların sonlarında bu yurtdışı maceramızı Pınar Aylin, “Yalan Rüzgarı” dizisinden de tanıdığımız Amerikalı şarkıcı Michael Damian ile “Don’t Make Me Wait”te; “No Boundaries” ve Demir Demirkan’la beraber yaptığı “Painted On Water” adına iki İngilizce albümü bulunan Sertab Erener ise ilk olarak “Yıldıza Ulaşmak” dizisiyle tanıdığımız ünlü Latin sanatçı Ricky Martin ile “Private Emotion”da düet yaparak bir adım daha ileriye götürürken yabancı starlarla düetlerin de yolunu açmış oldular. Hatta Erener Voice Male, Mando gibi isimlerle bu düet furyasına devam etti.
sertabwins1997 yılında Şebnem Paker, “Dinle” şarkısıyla Eurovision’da 3. olarak Semiha Yankı’nın kapısını açtığı ve Kayahan, “Chante Hier Pour Aujourd’hui” adında Fransızca albüm çıkaran Candan Erçetin, son yıllarda “Master Chemo” adlı İngilizce şarkısıyla Amerika’da da ses getiren Arzu Ece, “Turkish Delight” adında İngilizce şarkısı olan Rüya Ersavcı, Melis Sökmen, Seyyal Taner, MFÖ, Ajda Pekkan, Nilüfer, Tuba Önal, Tüzmen, İzel Çeliköz, Neco, Çetin Alp, Reyhan Karaca gibi önemli sanatçılarla devam eden Eurovision maceramızın heyecanını yeniden yaşamamıza vesile olmuştu. Artık kariyerlerinin zirvesinde mi, değiler mi önemli değildi. Birçok Türk şarkıcı ve grup Eurovision’u yurt dışına açılmada önemli bir kapı olarak görmeye başlamışlardı. Artık herkes röportajlarında “Eurovision’a gitmek istiyorum.” veyahut “Eurovision’da ben olmalıyım” diyordu ya da Eurovision’la ilgili sorularda “Eurovision’a katılmayı düşünmedim ama teklif gelirse değerlendiririm.” diyerek açık kapı bırakıyordu. Şebnem Paker’den sonra ilk 4’e girerek başarılı olan başka sanatçı ve gruplar da oldu. Bunlar “Everyway That I Can” ile 1. olan Sertab Erener, “We Could Be The Same” ile 2. olan maNga grubu, “For Real” ile 4. olan Athena (kendilerinin “One Last Breath” adında İngilizce albümleri de bulunuyor), “Shake it up Şekerim” ile 4. olan Kenan Doğulu ve “Düm Tek Tek” ile yine 4. olan Hadise’ydi. Belçika doğumlu Hadise’nin zaten “Stir Me Up” gibi şarkılarıyla yurt dışında popülaritesi vardı. “Too Late” gibi araya İngilizce sözler kattığı “Anca Beraber Kanca Beraber” adında şarkısı da bulunan Sibel Tüzün’den çok ümitliydim ama İngilizce yazıldığı halde Türkçe versiyonuyla katıldığı şarkısı “Super Star” bence standartların altındaydı ve ancak 11. olabilmişti.27886566 Yüksek Sadakat’in kurucusu Kutlu Özmakinacı, Blue Jean dergisinde Sibel Tüzün ile dalga geçmişti fakat Tüzün’den sadece 5 yıl sonra grubu ile “Live It Up” şarkısıyla Eurovision’a katıldığında bırakın 11.liği, finale bile yükselememişlerdi. Aslında “Deli” ve “Love Me Back” şarkılarıyla Eurovision’da 7.lik kaderini paylaşan mor ve ötesi grubu ile Can Bonomo gibi Yüksek Sadakat’in şarkısı da bana göre daha üst sıralarda olmalıydı. Öyle ya da böyle, zaten artık 4 yıldır yarışmaya katılmıyoruz. Fakat bu sene “Total Disguise”, “Chocolate Flavour”, Tamara Gverdtsiteli ile düet yaptığı “I Was So Lonely-No No Never” ve “Je M’Adore” single’larıyla yurt dışında azımsanmayacak bir hayran kitlesine sahip olan Serhat Hacıpaşalıoğlu, San Marino adına yarışacak. Ama tabii ki Eurovision tarihinde en başarılısı Sertab Erener oldu. Hem Türkiye’nin tek şampiyonluğunu getirdi, hem de “Everyway That I Can” 2005’te Eurovison’a katılan tüm şarkıların katıldığı ve ABBA’nın “Waterloo”sunun birinci olduğu “50 yılın en iyi Eurovision şarkıları” yarışmasında tüm zamanların en iyi 9. Eurovision şarkısı seçildi. İlerleyen yıllarda yine yarışmaya katılma ihtimalimiz var, benim önerilerim İngilizce şarkıların Türkçe versiyonlarını yapan Dolapdere Big Gang, “Yesterday” adında bir cover albümü bulunan Gökcan Sanlıman ve “Even Better”, “Dance Revolution” ile “Go” albümleri sayesinde zaten yabancı ülkelerde dinleyicileri bulunan Serhat Bedük… “Future Obscure” gibi İngilizce sözlü CD’ler çıkaran The Revolters ya da yurt dışında Mezarkabul olarak tanınan Pentagram gibi İngilizce sözlü müzik yapan birçok rock grubu var. Onlar da değerlendirilmeli.

GÖKCAN2
Bir zamanlar Amerika’da yaşayan Arif Mardin, Ahmet Ertegün gibi önemli Türk prodüktörler vardı ve Aretha Franklin, Norah Jones gibi efsaneleri müzik piyasasına kazandırdılar. Madem müzik piyasasında bu kadar güçlülerdi, neden Türk sanatçıların da elinden tutmuyorlardı? Maalesef bunun cevabını artık alamayacağız, çünkü rahmetli oldular. dundar1Fakat projeleri arasında Tarkan Tevetoğlu ve Şebnem Ferah olduğunu biliyorum. Ama maalesef bu projelerini gerçekleştiremediler. Benim bir Şebnem Ferah fanatiği olduğumu bilmeyen yoktur ve fan club çalışmalarımızda yurt dışında da Şebo fanlar olduğunu keşfetmiştik. Uzak Doğu’dan Avrupa’ya Türkçe söylediği halde Şebnem Ferah’ın güçlü sesinin etkisinde kalan birçok yabancı fan bizlere internet üzerinden ulaşıyorlardı. Onlar için Şebnem Ferah’ın bazı şarkı sözlerini İngilizce’ye çevirmiştim ve hatta yabancı bir dergi Şebo’nun biyografisini benim yardımlarımla yazmıştı. Hem yabancı fanları, hem de bizler Şebnem Ferah’ın İngilizce sözlü şarkılarla yurt dışına açılmasını istiyorduk. Aslında o da istiyordu fakat bunun için yurt dışına gidip sıfırdan müzik kariyerine başlaması gerektiğini, önce Amerika’da barlarda şarkı söyleyip öyle dünyaca büyük şirketlerle albüm sözleşmeleri imzalayabileceğini fark etti. Volvox döneminde İngilizce söyleyen Ferah, Eurovision tekliflerini bile reddetti. Bu durumda yurt dışında yaşayan gurbetçi müzisyenlere büyük yük düşüyor. Aslında bunu başaranlar da yok değil. Madonna’nın şarkılarının house versiyonlarını yapan Mad’House grubunun vokalisti Buse Ünlü, 5ive adlı boyband’in üyesi Abs adıyla bilinen Abidin, “Silhouette” şarkısında Jean Michel Jarre’ye sesini veren ve “Perfect Love”da House Of Prince’e eşlik eden Özlem Çetin, Michael Jackson ve Tom Jones gibi müzisyenlerle çalışan ünlü Türk DJ Mousse T (yani Musti olarak okunuyor, çünkü gerçek adı Mustafa Gündoğdu) gibi… fiveTabii ki ünlü piyanist Fazıl Say, Mehveş Emeç, Ayşegül Sarıca, Gülsin Onay, Burçin Büke, İdil Biret, Güher-Süher Pekinel kardeşler, Verda Erman, keman sanatçısı Suna Kan, Ayla Erduran, flüt virtüözü Şefika Kutluer, operanın divası Leyla Gencer, Belçika Kraliyet Balesi başdansçısı Ayşem Sunal, orkestra şefi Betin Güneş klasik müzikte Türkiye’nin adını duyururken caz alanında da Kerem Görsev ve İlhan Erşahin’in çalışmalarını yadsıyamayız. “Mercan Dede” nam-ı diğer “D.J Arkın Allen” ise doğuya özgü Sufi müziğini çağdaş müzikle harmanlayarak adını dünyaya duyurdu.
Ne zaman müzik ödülleri dağıtılsa Türk sanatçıların da aday ya da kazanan olmasını dilerim içimden… Fakat tıpkı Oscar Ödülleri’nde zencilerin pek aday olamaması gibi Müslümanlar da maalesef ne müzik, ne de sinema ödüllerinde aday olabiliyor. Çünkü adayları belirleyenler biliyorlar ki aday olsalar açık ara oy farkıyla kazanacaklar. Tıpkı 1999 Dünya Müzik Ödülleri’nde Tarkan’ın, 2008 MTV Europe Music Awards’ta Emre Aydın’ın, 2009 MTV Avrupa Müzik Ödülleri’nde maNga’nın ödül alması gibi… Barış Manço da Japonya’dan Fransa’ya birçok ülkeden ödül alarak dönmüş bir sanatçıydı. Ahmet Ertegün ve Arif Mardin de defalarca Grammy ödülü kazanmıştı. Selda Bağcan ise Rolling Stone dergisi tarafından “100 Yılın En İyi 100 Kadın Vokali” listesinde yer alırken aynı zamanda The Times tarafından hazırlanan “Dünya Müziğinde Efsane 81 Kadın Şarkıcı” arasında gösterildi.

Elijah-Wood-Selda-Bagcan
Peki bütün bunlara rağmen neden biz de bir Sting, bir Celine Dion, bir Shakira çıkartamıyoruz? Nedeni belli… Müslüman bir ülke olmamız… İlluminati’yi desteklemesi gerekenler dünya müzik piyasasının zirvesine oturuyor. Desteklemeyenler de öldürülüyor ve ölümlerinden sonra çıkardıkları derleme albümlerle ya da DVD’lerle para kazanıyor plak şirketleri… Fakat Türklerin de yurt dışında daha çok başarılı olması için gerçekten uğraşanlar var. Belki ileride bizim de Jennifer Lopez’imiz, Enrique Iglesias’ımız olur. Kim bilir? Yazımı son günlerde kaybettiğimiz İtalyan yazar Umberto Eco, yaklaşık 6 ay evvel öldüğünü yeni sahibinden öğrendiğim eski muhabbet kuşum Tweety, ünlü şair Ahmet Oktay ve Sezen Aksu’nun annesi Şehriban Yıldırım’a adıyorum. 7 yıl evvel İngilizce sözlü müzik yapan Türk sanatçılarıyla ilgili bir derleme videosu yapmıştım. Onu da yazımın altına koyayım, tam olsun…
MEET THE TURKISH STARS WITH ENGLISH LYRICS: There are many successful singers living in Turkey but just a few of them are known worldwide. I wanted to show you the singers who made international success in the world shortly. To make you understand their music, I chose their songs with English lyrics but their Turkish songs are known, too. Some of them entered international music lists like Aylin Livaneli. Some of them became successful in Eurovision song contest like Sertab Erener. They entered international music bands like 5ive or Mad’ House. The first successful star was the king: Barış Manço. You’ll see him at the end of the video. (Description written in 20-12-2009 and this video is watched 2674 times until 04.03.2016)

NOT: Bu yazı 04.03.2016 tarihinde Turgay Suat Tarcan tarafından yazılmış olup, aynı gün http://www.sadecemuzik.net/Turgay-Suat-Tarcan/turk-sanatcilarin-yurt-disi-maceralari.html adresinde yayınlanmıştır. 


Article Categories:
Müzik
Likes:
0

Leave a Comment